Dün ülkemiz için bambaşka bir gündü.
8 yıl önce çalışmalarına başlanan Milli Muharip Uçak Kaan yer testlerinin ardından ilk uçuşusun başarıyla gerçekleştirdi.
Dün, bir Türk vatandaşı olarak Kaan’ın gökyüzünde süzülüşünü izlerken gururlandık.
Gerçekten, TUSAŞ’ın bünyesindeki Türk mühendis ve işçisinin ülkesine böylesi bir gururu yaşatacak seviyeye ulaşmasına sevindik.
Türkiye artık 5. nesil savaş uçağı imal edebilen dünyanın 5 ülkesinden biri oldu.
Bununla gururlanmamak mümkün değil.
Kendi savaş jetini yapabilir konuma gelmek Türkiye için de büyük bir sıçramadır. Yıllardır bu konuda dünya devlerine lojistik destek sağlayan ülkemizin artık kendi ordusu için de jet yapabiliyor olması kıskanılacak bir aşamadır.
Bunun önünü açan başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere devletin tüm kademelerindeki yöneticilerine teşekkür ediyoruz.
Bu seviyeye gelebilmek hiç de kolay olmamıştır.
Anlamı, kralların kralı olan Kaan’ın ilk uçuşunu F-16 pilotlarımızdan Barbaros Demirbaş gerçekleştirdi.
Şiirsel tabirle, görülmeden vuran, vurulmadan dönen Türk kahramanı Kaan’ın yakın gelecekte Türk Silahlı Kuvvetleri envanterine girmesini de dört gözle bekliyoruz.
Yerli ve milli savaş jetimizin ilk uçuşunu sorunsuz tamamlayıp yere inmesinde emekleri olan herkes bu ülkenin ölümsüz kahramanlarıdır.
Türkiye artık tam bağımsızlığa giden yolda bir eşiği daha aşmıştır. Şimdi, süratle bunun seri üretime geçmesi ve filoya katılması için çalışılacaktır. Bu yolda moral bozan, kendi mühendis ve işçisine güvenmeyen, alay eden, aşağılayan aşağılıklara da takılıp kalmamak gerek.
Onlar yine bir kulp bulmaya devam edecekler ve kendi ülkelerinin başarısına gölge düşürecek argümanlar peşinde koşacaklardır.
Türkiye artık bulunduğu bölgede savaş uçağı üretebilen ülke olarak çok farklı bir konuma yükselmiştir.
Bunu isteseler de istemeseler de kabullenmek durumundalar.
Rusya’da satın aldığımız hava savunma sistemi S-400’ü bahane ederek, sahibi olduğumuz ve üretiminde yer aldığımız F-35 uçaklarını teslim etmeyen ve projeden çıkaran ABD’ye de dün Kaan’ın ilk uçuşuyla güçlü bir mesaj verilmiştir.
Türkiye, kötü komşunun insanı ev sahibi yaptığı gibi, kötü müttefiklerin ve dostların sayesinde kendi uçağını yapmıştır.
Bu saatten sonra artık hiç bir teklife sıcak bakılmadan, kaynaklar bu projenin başarısına ve hedefe ulaşması için kullanılmalıdır.
Kaan’ımız ülkemize hayırlı olsun.
Dağ’da Aktaş’a coşkulu karşılama
2002’den bu yana AK Parti’ye girilen her seçimde açık ara destek veren Dağ ilçeleri 31 Mart yerel seçimlerinde nasıl bir tavır sergileyecek merak konusu.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın bölgenin gelişimi için son 6,5 yılda çokça projeyi hayata geçirdiği biliniyor.
Seçim programı çerçevesinde Aktaş’ın önceki gün Dağ ilçelerinden Orhaneli ve Büyükorhan’ı ziyaret ettiğini görüyoruz.
Burada muhalefetin elindeki üç ilçede 5 yılda yapılan bir şey olmadığını vurgulamış.
Bölgede büyük ilgiyle karşılanan Aktaş’ın görüntülere bakılırsa yöre sakinlerinden güçlü destek aldığı anlaşılıyor.
Belediye başkan adayları değiştirilen Orhaneli ve Büyükorhan’da Aktaş’ın programına katılanlar arasında aday yapılmayan Ali Aykurt’un da bulunduğunu gördük.
Büyükorhan’da ise Yeniden Refah Partisi’ne geçen Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz’ın Aktaş’ı karşılamadığını öğrendik.
Seçimlerin tümünde yüzde 50’nin üstünde, hatta Türkiye ortalamasını da geçen sonuçlar çıkaran bu iki ilçe seçmenin nasıl bir tercih yapacağını 31 Mart akşamı hep birlikte göreceğiz.
İMO’da devir teslimsiz start
İMO üyelerinin seçtiği yeni yönetim ilk toplantısını Erdem’in başkanlığında önceki gün gerçekleştirip, görev dağılımı yapmış.
Buna göre; sekreter üyeliği Metin Yaran, sayman üyeliğe de Erdem Yardımcı getirilmişler.
İMO’nun son kongresinde 2 yıllık aranın ardından Çalışma Grubu’nun adayı Serdar Atilla Erdem 600’ü bulan farkla rakibini geçerek seçimi kazanmıştı.
6 bini aşan üyesiyle İMO Bursa Şubesi, bağlı illerle birlikte Bursa’da öne çıkan akademik odalardandı.
Erdem döneminde de bunun süreceğini düşünüyoruz.