Yarım asırdır kapısında beklediğimiz Avrupa Birliği, Türkiye‘nin hakkını geciklemil de olsa teslim etmeye başladı.
Mülteci krizi olmasa, belki yine böyle bir adım atmazdı.
Şimdi yeni fasıllar açmayı, Ekim 2016‘da Türk vatandaşlarının Avrupa’ya vizesiz seyahatleri ve mülteciler için 3 milyar Avro‘luk mali destekten bahsediliyor.
Avrupa Birliği’nin, kapısında beklettiği Türkiye’ye karşı 50 yıla yakındır takınılan olumsuz tavır hiç hoş değildi.
Ayrımcı, dışlayıcı ve oyun ortasında kural değiştirici tutumu öteden beri Türk halkı tarafından reddediliyordu.
Ekonomik anlamda bizden çok daha kötü Bulgaristan, Kıbrıs Rum Kesimi, Macaristan vb. gibi ülkeler Türkiye’den çok önce AB tam üyesi oldular.
Hıristyan Kulübü AB, Müslüman Türkiye‘yi tam üye yapma konusunda yıllardır ayak diretiyordu.
Yakın coğrafyamızda yaşanan iç çatışmalardan kaçanların başlattığı göç fırtınası, Avrupalı liderlerin akıllarını başına getirdi.
Türkiye’siz sığınmacı sorununu çözemeyeceklerini fark ettiler. Türkiye’nin ağzına şimdi bir parmak bal sürüp, vizeyi kaldıracaklar.
Karşılığında da Türkiye’den mülteci akınını frenlemeyi ve kendi ülkelerine geçişlerini engellemeyi istediler.
Yetmiyor, Avrupa’ya kaçak girmiş sığınmacıların Türkiye‘ye iadesini de şart koşuyorlar.
Geçmişine baktığımızda AB’nin sözünde durmayan bir topluluk olduğu biliniyor.
KKTC’deki referandum sonrası verilen sözlerin tutulmaması buna bir örnek.
Şimdi 10 ay sonra Türklere vizesiz Avrupa seyahati hakkı tanıyacaklar.
Bunu da bir dizi koşula bağladılar.
Türkiye eminim bunların hepsini yerine getirse de yine bir maraza çıkarılacaktır.
Yeni fasıl açma sözleri falan artık çok inandırıcı gelmiyor. Bugüne dek 14 fasıl açılmış, bunlardan sadece birisinin geçici kapandığı konuşuluyor.
Kıbrıs Rum Kesimi’nin ve geçmişte Fransa‘nın bloke ettiği fasıllar unutulmuş değil.
Türkiye, AB zirvesinden kazançlı çıkmış gibi görünse de aslında çok da sevinmemek gerek.
10 ay sonrası yeni dayatmalarla karşı karşıya kalabiliriz.
Tam üyelik konusunda da, ilişkileri yeniden canlandırmanın dışında tatmin edici bir takvim sunulmuş değil.
Vizeyi serbest bıraksalar da tam üyelik konusundaki direnişlerinde kısa vadede bir değişilik olacağını sanmıyoruz.
Gecikmiş de olsa AB’nin vize muafiyeti taahhüdünde bulunmasının Türkiye’nin eriştiği gücün de göstergesi olduğuna inanıyoruz.
Ertürk’ün iddialı hedefi
CHP’de kongre süreci devam ediyor. İlçelerde kıyasıya bir rekabet var. İlçe başkanlıklarının yanı sıra il delegeleri de belirleniyor.
Sıra artık il başkanlığı kongresine geliyor.
Prof. Hasan Ertük il başkanlığı yarışına katılacak isimlerden.
Elektronik postamıza gönderdiği iletiden, Ertürk’ün yola çıktığını ve 27 Aralık’ta yapılacak kongrede il başkanlığına aday olacağını anlıyoruz.
Prof. Ertürk hem Mustafakemalpaşa hem de Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi.
Prof. Ertürk CHP’ye katkısı olacak donanımlara sahip bir akademisyen.
Ertürk kazanırsa, ayrım gözetmeksizin tüm CHP’lilerle birlikte çalışma sözü veriyor.
Adamcılığa son verip, parti içi demokrasi, katılımcılık, kalite, açıklık, hesap verebilirlik, denge ve denetim esaslı çağdaş bir yönetim anlayışını oluşturacağını da vaad ediyor.
Ertürk’ün asıl hedefi ise CHP’yi 2019 seçimlerinde Bursa’da birinci parti yapmak.
İddialı bir söylem.
Ilımlı, pozitif yaklaşımı ve kucaklayıcı akademik kimliğiyle Ertürk’ün CHP’de önemli işler çıkaracağını düşünüyoruz.