Türkiye’de büyük bir ara eleman açığı var. Sanayici ara eleman bulamamaktan yakınıyor. Küçük ve orta ölçekli işletmeler de kalifiye personelde zorlanıyor. Bırakın buraları, artık bir çok firma çalıştıracak Türk işçi bulamıyor. Daha dün televizyon ekranlarındaki haberlerden izledik. Ülkemizdeki sürü sahipleri de aylık 100 bin lira maaşla çoban bulamadıklarını söylüyorlar.
İşletmelerin çoğunda Suriyeli, Afgan veya yabancı kökenliler var. Göç İdaresi ve Jandarma yakalarsa, ‘Bunlar düzensiz göçmen’ diyerek bulundukları yerleşimden deport ediyor.
İçişleri Bakanlığı, Türkiye’de oturma izni verdiği Türki Cumhuriyet vatandaşlarını bile ikamet ili dışındaki kentlerde çalışmasına müsade etmiyor.
İçişleri Bakanlığı bir bakıma üretim ve istihdamı frenliyor.
Böyle de bir garabet durum yaşanıyor ülkemizde.
Önceki gün ziyaretimize Ankara Teknik Öğretmen Okulu mezunlarından Hüseyin Özler geldi. Kendisi Oto Klinik servisinden tanıyoruz.
Türkiye’deki Teknik Öğretmen Okullarının 2016 yılında kapatıldığını hatırlattı. Bu okulların yeniden açılması için yurdun dört bir yanındaki şehirlerden mezun olmuş 300 dolayında teknik öğretmenin bir grup oluşturduklarını anlattı.
Bu amaçla, ‘Üretim Toplumu Olmak’ başlıklı bir de kitap çıkarıldığını hatırlattı. Türkiye’nin geleceği için Teknik Öğretmen Okullarının yeninden açılmasının zorunluluğuna işaret eden Özler, ‘Kapatıp fakülteye dönüştürülen okullarımızda bizim sanat okulları 1. sınıfta gördüğümüz konular bile gösterilmiyor. Teknik öğretmenlerin piyasaya da önemli katkıları var. Buraları bitirip, kurdukları firmaları koca holdinglere dönüştüren mezunlarımız var. Bursa’da merhum Kemal Coşkunöz ve Talat Diniz bunlara örnektir. Teknik Öğretmen Okulları yeniden açılırsa, sanat okullarında daha kaliteli ve daha çok ara eleman çıkar. Türkiye’nin üretim kapasitesi artar. Eğer Türkiye’nin geleceği düşünülüyorsa, Teknik Öğretmen Okulları yeniden açılmalı. Şu anda kumpas okumasını bile bilmeyenler var. Yeterli öğretmen de yetişmiyor” dedi.
Bütün bunlar bir ihtiyacı doğruymuş.
Bırakın ara eleman yetiştirmeyi, dışarıdan gelmiş ve ülkede oturma izni verilmişlere bile çalışmaları için il sınırlaması getiriyor devlet.
Sonra da peşlerine, Göç İdaresi’ni, Jandarma’yı, Polis’i salıyor.
Bir de Suriyelileri, Afganlıları istemeyenlerimiz var.
Bizimkiler ise iş seçiyor.
Peki, işverenler bu ülkede kimi çalıştıracak?
Umreye gönderdiler ona en büyük iyiliği yaptılar
Bursa’da klasik otomobil tutkunlarının sosyal sorumluluk projelerine bir yenisi daha eklenmiş. Önceki gün elektronik postamıza düşen iletiden gördük ki, kentimizde ihtiyaç sahibi engelli bir kızımıza küçük dokunuşla büyük bir mutluluk yaşatılmış.
Mercedes-Benz Team 16 Derneği Başkanı Ramiz Yıldırım ve 14 arkadaşı, doğuştan yürüme engelli Fikriye’nin umreye gitme hayalini gerçekleştirmişler. Fikriye’nin umre yolculuğu için gerekli masrafları üstlenen dernek üyeleri ve gönüllüleri, onun kutsal topraklara gitmesini sağlamışlar. Gidişte uğurlarken, dönüşte de araçlarıyla kendisini karşılayarak ona moral vermişler.
Başkan Yıldırım’ı tanıyoruz.
Fikriye’nin Türkiye’ye umre dönüşü sonrası aradığında sevinçliydi. Marka otomobil tutkunları olarak bir sosyal sorumluluk projesi daha gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşadıklarını söyledi. Yıldırım, özel çocuklara daha bir önem verdiklerini, bundan sonra da dernek olarak sosyal sorumluluk katkılarını sürdüreceklerinin altını çizdi.
Güzel bir topluluk. zaman zaman böylesi katkılarla büyük mutlulukların yolunu açıyorlar. Engelli bir kızın ve ailesinin rüyasını gerçeğe dönüştürmek onları da fazlasıyla mutlu etmiş.
Kutluyoruz.
Görevi devrederken de pankart asacaklar mı?
31 Mart yerel seçimleri sonrası Türkiye’nin dört bir yanında kimi kentlerin belediye başkanları değişti. Yeni göreve gelen başkanlar, devraldıkları mali tabloyu ve borçları pankartlarla hemşerileriyle paylaştılar.
Pankartçı başkanlar, acaba görev sürelerinin sonunda, bırakacakları mali tabloyu ve benzer bir girişimi seçimi kaybettiklerinde de yaparlar mı?
Merak edilen konu bu.
Fakat, sanmıyoruz. Hiçbir başkan giderken yenisine şu kadar borç bıraktım diye ahaliye pankartla bunu duyurmaz. Belki sorunca açıklayanlar olur ama pankart asacaklarına ihtimal vermiyoruz.
Pankartçı başkanlar seçim kaybettiklerinde, kendilerinden sonra işbaşına gelenlerin de aynı tavrı takındıklarında rahatsız olacaklardır.
Bunu 5 yıl sonra öğrenebiliriz.
Şu bir gerçek ki, belediyelerimizin mali tabloları iç açıcı değil.
Yeni başkanların en az 1-2 yıl istisnalar dışında mali kaynak gerektiren vaatlerini gerçekleştirebileceklerini sanmıyoruz.