Seçimin ardından iki gündür Bursa’da sokağa çıkıp, esnaf, çalışan, emekli ve memurlarla sohbet ettik.
Belediyelere de uğradık.
Piyasaların, zaten daha seçim öncesi tek partili bir iktidarı satın aldığına dönük verilerinin sinyali gelmişti.
Ancak yüzde 50’yi bulan oranda 1 Kasım’da bir partinin işbaşına gelebileceği tahmin edilmiyordu.
Bütün anket firmaları çuvalladı. İçlerinden sadece biri yüzde 2’lik yanılmayla bilebildi.
Keskin bir düşüş yayaşan iki siyasi parti henüz sonuçların şokundan çıkabilmiş değil. Yerinde sayan anamuhalefet partisinin zaten büyük bir sıçrama hedefi yoktu.
Siyasi ve ekonomik kaosa neden olmayacak seçim sonuçlarının piyasalar kadar sokağa da olumlu yansımalarını gözlüyoruz.
Yüzler gülüyor, esnafın büyük bölümü, sabah geleceğinden emin bir şekilde işyerini açıyor.
Vatandaş, 1 Kasım akşamı çıkan sonuçla siyasal belirsizliğin sürüp gitmesinin önlendiğini düşünüyor.
7 Haziran öncesi kurulamayan hükümetlerin hemen her kesimi olumsuz etkilediğinde hemfikirler.
Döviz ve altın piyasasındaki tırmanışın durmuş olması, hatta gerilemenin yaşanması bu yolla borçlananları rahatlatmış.
Beklentiler, rakamların daha da aşağıya çekilmesinden yana.
Siyasi kargaşa ve ekonomik darboğaza bağlı işten çıkarmaların gelebilme olasılığının da 1 Kasım gecesiyle birlikte hemen hemen ortadan kalktığını düşünüyorlar.
Bir konuda endişeleri var.
Yılbaşından itibaren artacak ve bin 300 TL’ye çıkacak asgari ücret nedeniyle işverenin sıkıntıya düşebileceğini düşünüyorlar.
Bunun da piyasada bazı şirketlerde kısmi personel azaltmayı gündeme getireceğinden endişeliler.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda bu durumun enine boyuna tartışılacağını düşünenlerdeniz.
Keza, el emeği, el kiriyle çalışan esnafın da ekonomik çıkan sonuçtan hoşnut olduğunu söyleyebiliriz.
Bu kesime dönük verilecek hibe ve faizsiz kredilerinin de piyasaya olumlu bir hava saldığını aktarıyorlar.
Seçim öncesi hâkim olan siyasi belirsizliğin, harcamalarda öncelikleri gündeme getireceğini, ötemeler yaşanabileceğini, ancak buna da sonuçların ortaya çıkmasıyla birlikte gerek kalmadığını belirtiyorlar.
Sokakta elbette çıkan sonuçtan memnun olanlar kadar, yüzde 50’lik bir kesimin de siyasi anlamda kendilerine yakın düşüncenin işbaşına gelmemiş olmasından hoşnut değiller.
Onlar şimdi, verilen vaatlerin yerine getirilip getirilmeyeceğinin takipçisiler.
Örneğin asgari ücretin başlangıç tarihi bile tartışılıyor.
Yılbaşı öncesi mi yoksa hemen mi?
Emekliler seçimi unutup, kendilerine verilmesi vaat edilen aylık 100 TL artış ve 300 TL’lik banka promosyonunun heyecanı içersindeler.
Sözlerin en kısa zamanda yerine getirilmesini dillendiriyorlar.
Bunun bir prosedüre bağlı olduğu gerçeğini unutanlar var.
Örneğin; henüz hükümet bile kurulmuş değil. Mazbatalar dahi alınmadı.
Elbette tek partili güçlü bir iktidarın işçi, memur, emekli, dar gelirlililer kadar yerel yönetimler üzerinde de olumlu hava estirdiğini düşünüyoruz.
Onlar da tek başına siyasal iktidarın ekonomiye olumlu yansımaları olacağını, bunun sonucunda toplanacak vergilerden kişi başı aldıkları payların artacağını bekliyorlar.
Bunu açık açık dillendiren belediye bürokratları var.
Piyasalardaki olumlu havanın Hazine’ye vergi ödemelerini artıracağını, tahsilatı hızlandıracağını, dolayısıyla belediyelerin gelirlerin de de artış beklendiğini vurguluyorlar.