Daha bir kaç gün evvel şehirlerimizin sel ve su baskınlarına karşı, afetlere hazırlıklı olması gerektiği üzerinde durmuştuk.
Bu konuda Bursa‘daki hazırlık ve yatırımlara değinmiş, yağışlar sonrası oluşan manzara nedeniyle Samsun ve Ankara‘dan gelen haberlere ise üzülmüştük.
Hafta sonu yaz sağanağı sınavından kendi şehrimiz de geçti. Yağışlar yağmursuyu kollektörlerinin kapasitesinin üstünde gelince Bursa merkez ve İnegöl başta olmak üzere kimi yerleşimlerde yaşamı olumsuz etkiledi.
Allah’tan BUSKİ kent genelinde 350‘den fazla mazgalda temizliğini yapmıştı. Aksi halde, araç ve yaya altgeçitlerinde de sıkıntı olabilirdi.
Şehirlerde toprak altına yapılan yatırımın böylesi günlerde anlamı daha iyi anlaşılıyor. İşleyen bir yağmur suyu şebekeniz varsa, afetin etkisini azaltabiliyorsunuz. Kent merkezlerine düşen yağmuru bertaraf edecek şebekelere daha fazla yatırım yapılmalı. Evsel atıklar kadar yağmursuyunun bertarafı da yeni dönemde daha çok gündemimiz de olmalı.
Su ve kanalizasyon idaresi bulunan ve büyükşehir yasası ile yönetilen iller de bunlar yapılıyor ama diğer şehirlerde de yağmur suyu kollektörlerinin yapımı ile dere yataklarının bakım ve imar kontrolleri de sıkı biçimde sağlanmalı.
Büyük bir afad yaşanmadığı sürece, altyapısı sağlam olan kentler bu tür yağışlardan fazla etkilenmiyor.
Belediye bütçelerinden yağmursuyu bertaraf şebekelerine daha çok kaynak ayırmak kaçınılmaz görünüyor.
AK Parti tabanı belediye başkanlarına ‘konser düzenlemeyin’ çağrısı yapıyor
Türkiye mayıs ayında yüksek katılımlı iki seçim birden geçirdi. Parlamentonun yeni dönem üyeleri belirlenirken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da üçüncü dönem için yeniden seçildi.
Sonuçları kimi çevrelerin kabullenmesi kolay olmadı.
Kimi sanatçılar da yurtiçi ve yurtdışı ödül törenleri ile etkinliklerde 14-28 Mayıs sonrası siyasi çıkışlarıyla şimşekleri üzerlerine çektiler.
Yaz aylarının girmesiyle birlikte Anadolu‘nun dört bir tarafında gerçekleştirilen festivallere siyasi söylem ve toplum değerlerine aykırı çıkışlarıyla bilinen sanatçılar davet edilince AK Parti tabanından da kendi belediye başkanlarına, ‘konser düzenlemeyin, sanatçı davet etmeyin’ çağrıları yapılıyor.
Bunlara harcanacak paranın yoksullar için kullanılmasını istiyorlar.
Sosyal medya bu konuda yıkılıyor.
Milli iradeyi kabullenmeyen, sandıkta çıkan sonucu karalayan, bunun oluşumuna neden olan kitleleri aşağılayan, toplumun inanç ve geleneklerine aykırı oluşumları özendiren sözde sanatçılara verilecek paraların sosyal yardım olarak dağıtılması talep ediliyor.
Belediye başkanlarına bizzat kendi tabanlarından gelen bu çağrılar bize göre bir siyasi ikaz niteliğinde. Uymayan, koltuğu erken kaybedebilir. Tıpkı, Süleymanpaşa‘da olduğu gibi.
Sanatçılar toplumu ayrıştıran ve aşağılayan çıkışlarını sürüdürlerse bu konuda kendi sektörlerine de büyük bir darbe vurmuş olacaklar. Zira, bu sektörde sadece kendileri para kazanamıyor, alt kadroları, yardımcı ekipleri, müzisyenler de iptal edilen ve davet edilmeyen konserler nedeniyle daha fazla sıkıntı yaşayacaklardır.
Cüneyt Yüksel kötü bir siyasi sınav verdi
Yaz aylarıyla geleneksel hale gelmiş kültür sanat festivallerinin arka arkaya gerçekleştiği bir döneme girdik.
Anadolu‘da irili ufaklı yüzlerce festival yapılıyor. Tekirdağ‘daki Kiraz Festivali bu yıl siyasi ve sanatsal anlamda ülke gündemine de oturdu. Daha doğrusu beceriksiz ve inatçı bir belediye başkanının koltuğunu altından aldı.
Deneyimsiz diyemiyoruz, çünkü siyasi portföyü dolu. Tekirdağ‘ın Süleymanpaşa ilçesinin AK Partili eski belediye başkanı ilçe ve il başkanlığı da yapmış bir isim.
Cüneyt Yüksel bize göre Melek Davarcı krizini yönetemedi.
Belki de kahraman olmayı beklerken uzun emekler sonrası geldiği belediye başkanlığı makamını da terk etmek zorunda bırakıldı.
Sosyal medyada yaptığı açıklamayla makamından feragat ettiğini vurgulamış.
Ne feragatı?
Kendisini oraya aday yapan irade, ‘koltuğu terk et’ dedi.
Direnme şansı var mıydı?
Olamazdı.
Belki partisinden istifa eder ama belediye meclisinde sıkıntı yaşardı. Topal ördek olmamak için görevi bırakmak, istifa etmek zorunda bırakıldı.
Oysa, her kademesinden geçtiği teşkilatına sözde sanatçı Davarcı tarafından yapılan aşağılamayı baştan reddedip, konseri iptal etseydi şimdi görevdeydi. Sahnedeki Davarcı ile sarmaş dolaş görüntüleri de partisinin siyasi emektarlarını ve taraftarını fazlaca yaraladı.
Onu o makama taşıyan iradenin, ‘konseri iptal et’ çağrılarını dikkate almayarak bize göre AK Parti serüvenini noktaladı.
Belki Yüksel’in bunda sonraki siyasi rotası başka bir parti olacaktır.
Neresi olursa olsun bu kriz kendisinin siyasi yaşamında silinmez izler bırakacaktır.
Yüksel’in bu trajik siyasi sonu, AK Parti‘de makamlara aday yapılmış ve göreve getirilmiş her isim için büyük bir ders niteliğindedir.
5 yıl dolmadan da bulunduğunuz koltuklardan gidebilirsiniz.
Sadece AK Parti değil, diğer siyasal oluşumlar da göreve aday yapılmış bir ismin onayıyla, sözde kimi sanatçıların kendi teşkilatlarına, tabanlarına, kitlelerine hakaret ettirilmesine göz yummazlar.