Amerika dünyanın süper gücü.
Eyaletleri de öyle.
Her biri farklı özellikleriyle dünyaya yön veriyor.
Bugün size dünya finans ve ticaretinin kalbinin attığı New-York‘tan bahsedeceğiz.
New-York, merkezindeki 8,5 milyon ama banliyöleri ve eyalete bağlı diğer yerleşimlerle 21 milyon nüfuslu adeta dev ülkeyi andıran büyük bir metropol.
Burada hayat kesintisiz akıyor. Metro 24 saat durmadan çalışıyor.
Bir meydanı var ki, meydan denemez ama dev ışıklı reklam tabelalarını seyretmek için dünyanın her yerinden milyonlar buraya akın ediyor.
Times Meydanı New-York’un en belirgin simgelerinden biri.
Gece gündüz insan seli var. Alanı o kadar küçük ki, iki cadde arasına sıkışıp kalmış. Buraya meydan demeye şahit lazım.
Yine de milyonların orada tek kare fotoğraf çekebilmek için yarıştığı ünlü bir meydan.
New-York aynı zamanda dünyanın finans merkezlerinden de biri.
Çok katlı devasa iş hanları, kuleler de kenti gökdelen çöplüğüne çevirmiş.
Yapılaşma ve ulaşım düzenli gibi görünse de göğe meydan okuyan yapılar şehri nefes alamaz hale getirmiş.
Her köşe başındaki trafik lambalarına da alışmak gerek.
Etrafındaki Hudson ve East nehirleri de olmasa New-York’un Manhattan adasında nefes almak çok zor.
New-York aynı zamanda bir göçmen şehri. 170 ayrı dil konuşuluyor.
Gece sokaktaki gıda satıcılarının etrafa yaydığı koku genizleri tıkıyor.
Belediyenin bunların her birinden aylık 30 bin dolar kira aldığı konuşuluyor.
Temizlik çok zayıf. New York ayrıca fare istilasına uğramış bir metropol.
ABD gezisi öncesi Anadolu Ajansı‘nın geçtiği bir haberde New-York’ta sayıları 2 milyon olarak tahmin edilen farelerle mücadele için belediyenin 32 milyon dolar kaynak ayırdığını okumuştuk.
Onca çöp yığını arasında bu kadar farenin çoğalması çok doğal.
Ne yalan söyleyelim, Bursa New York’tan daha temiz.
New York denince 102 katlı, 381 metre yükseklikli Empire State binası es geçilmez.
Şehre yukarıdan bakılan bu yere çıkmak ucuz değil.
Keza, köprüleri de çok ünlü New York’un.
Broklyn giden herkesin üzerinde yürüyerek geçmek istediği bir metal yığını.
Ancak kente buradan bakmak başka bir duygu.
Çin Mahallesi, Brodway, Küçük İtalya, Harlem bu şehirde görülmek istenen başka semtler.
Hepsi ayrı dünyalar.
Central Park, Büyük Tren Terminali, Irak savaşından kalma müzeye dönüştürülmüş gemi, Rocefeller Center, Özgürlük Anıtı, yıkılan eski Dünya Ticaret Merkezi‘nin ikiz kulelerinin yerine yapılan havuz anıt ve müzeler gezilmesi gereken New York ikonları.
11 Eylül saldırılarında tamamen yıkılan ve enkazında 3 bin dolayındaki kişinin yaşamını yitirdiği İkiz Kuleler‘in yerinde şelaleli 2 dev havuz var.
Derin acıları temsil eden havuzların üst duvarında ise enkazda kalan 3 bin kişinin ismi yazılı.
Amerikalılar 11 Eylül saldırılarından bile gelir elde ediyorlar. Milyonlarca insan buraya o saldırının gerçekleştiği anıtı ve alanı görmeye geliyor.
New York’un 5. Caddesi de çok meşhur. Burada her şey pahalı.
Şehrin en ünlü caddesinin hemen dibinde Türk Ticaret Merkezi de faaliyet geçti.
Birleşmiş Milletler‘in dev binasının da ev sahipliği yapan New York’ta 32 katlı dev bir Türk Evi‘nin inşasına başlanacak.
New York Başkonsolosumuz Ertan Yalçın, ABD’nin bu en büyük şehrine Türkiye‘nin şanına yakışır bir bina inşa edileceğini söylüyor.
New York’un cıvıl cıvıl gece yaşantısına aldanmayın.
Arka sokaklarında, hatta ana caddelerindeki evsizler de bu ülkenin kolay yaşanılacak bir yer olmadığının işareti.
Sağlık masrafları alabildiğine yüksek.
Fakat ulaştıkları zenginliğe hayran olmamak mümkün değil.
Markalarından sadece biri olan Appel’dan telefon almak için kuyruğa giriliyor.
Kentte Türk restoranları da var.
New York’a dair söylenecek çok şey var ama yerimiz yetersiz.