Olay Gazetesi Bursa

Milletten toplanmıştı halka geri döndürüldü

40 yıldır bu milletin dini duygularını sömürüp milyarlarca lira para topladılar. Hem de kimseye hesap vermediler. Kimse de hesap sormaya cesaret edemezdi. Topladıkları paraların bir kısmını yurtdışında Türkiye aleyhine çalışan kurum, kuruluş ve siyasilere hibe ettiler. O kadar arzsızlaştılar ki, vermek istemeyen, gönülsüz olanları polisin içine sızmış hücreleriyle teknik takibe aldılar. Sonrasında tehditle haraca bağladılar. […]

40 yıldır bu milletin dini duygularını sömürüp milyarlarca lira para topladılar.

Hem de kimseye hesap vermediler.

Kimse de hesap sormaya cesaret edemezdi.

Topladıkları paraların bir kısmını yurtdışında Türkiye aleyhine çalışan kurum, kuruluş ve siyasilere hibe ettiler.

O kadar arzsızlaştılar ki, vermek istemeyen, gönülsüz olanları polisin içine sızmış hücreleriyle teknik takibe aldılar.

Sonrasında tehditle haraca bağladılar.

Bugün aralarında Bursalıların da olduğu birçok iş adamı konuşmaya başladığında her şey daha net ortaya çıkacaktır.

Himmet’ diye topladıklarıyla kimseye hesap vermeden yurtiçi ve yurtdışında dev mülkler edindiler.

Ağına düşürdüklerinin gelirinin neredeyse üçte birini isteyecek kadar azgınlaşanlar, haram sermaye ile bir gün bu ülkeye top, tank, uçak ve helikopterle saldıracak güce ulaştılar.

Öyle mal mülk edindiler ki, hepsini bu necip milletten topladıklarıyla yaptılar.

Ama artık deniz bitti, kara göründü.

15 Temmuz gecesi bu ülkenin bağrına yaptıkları kamikaze dalış sonlarını getirdi.

OHAL, bu hain FETÖ/PDY örgütüne öyle bir darbe vurdu ki, sahip oldukları bütün mal varlıkları şimdi devlet ve millete bir bir geri döndürüldü.

Üniversiteler, okullar, yurtlar, dershaneler, etüt merkezleri, hastaneler, şirketler artık devlet envanterine geçti.

Yani, himmet ve haraçla elde ettikleri tüm menkul ve gayrimenkuller tekrar kamunun malı oldu.

Bir daha geri almaları da mümkün değil.

Çünkü 10 gündür meydanlar, sokaklar, caddeler dolup taştı, halk kendi iradesine sahip çıkıyor.

Bu işe aracılık edenleri, vatandaşı haraca bağlayanları, kurban, tosun peşine düşenleri, himmet için çek senet, arsa, arazi daire, dükkân ne varsa toplayanları devlet çok iyi biliyor.

Arınma sadece kamuya sızanları ayıklamakla olmaz.

Hayatın içindeki kirlenmişleri de dezenfekte etmek şart.

Çünkü bu yolla elde edilen güç 40 yıl sonra bu millete silah olarak döndü.

Asker kılıklı darbeci hainlerin sorgu ifadeleri ve geçmişine bakıldığında her şeyi çok önceden planlandığı görülüyor.

Eşlerini boşamalar, bankadaki paraları darbe öncesi çekip dövize çevirmeler, velhasıl akla gelmeyecek ihanetler Türk siyasi tarihine kara bir leke olarak geçti.

Ayıklama yarım kalır ise, bu maşa terör örgütünü yarın başkaları, başka yöntemlerle, başka kılıklarla tekrar karşımıza çıkarabilirler.

 

STK’lar meydanlarda

 

15 Temmuz gecesi yaşananlardan sadece hükümet ve siyaset etkilenmedi.

Toplumun her kesimi, atlatılan tehlikenin boyutunun ne kadar büyük olduğunu onlar da fark ettiler.

Bursa’daki STK’larımız arka arkaya milli iradeye sahip çıkan açıklamalar yapıyorlar.

BAL-GÖÇ onlardan biri.

Haftasonu bağlı şube ve yöre dernekleriyle ortak bir deklarasyon yayınladılar.

Gölpark’ta bildiriyi Balkan Platformu adına BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr. Yüksel Özkan okudu.

Kendisi günlerdir Bulgar TV kanallarının Türkiye’deki darbe kalkışmasına ilişkin kurcalayıcı sorularını yanıtlıyordu.

Özkan, “Bizler kamu yararına faaliyet gösteren STK’lar olarak her zaman demokrasi ve insan hakları savunucusu olduk” dedi.

Özkan, aynı akşam da yönetimiyle Demokrasi Meydanı’nda kürsüye çıkıp, darbeye karşı duruşunu yineledi.

Cesur çıkışlar yapıp devlete, milli iradeye sahip çıkanlar kadar, halen bu hain şebekeden çekinen, sinmiş kurum, kuruluş ve STK da yöneticileri de yok değil.

Onları da bu toplumun hafızası bir yerlere not ediyor.