İstanbul’da Boğaziçi Üniversitesi’ne atanan rektör için marjinal gruplar, 19 yıldır AK Parti’ye karşı kin besleyen çevreler, yeni bir Gezi kalkışmasını denemek isteyenler, sandıkta elde edemediklerine bu tür eylemlerle ulaşacaklarını sanan zavallılar, onları destekleyen kimi siyasetçiler, bölücüler, LGBT’ciler bir de bunlara ilaveten kampüste sırtlarını rektörülüğe dönen sözde öğretim üyeleri günlerdir bağırıp çağırıp, Melih Bulu’yu alaşağı etmek istiyorlar.
Yetmiyor, rektörlük makamını işgal etmeyi deniyorlar.
Gözaltına alınanların GBT tahlililinde, üniversite öğrencisi yok denecek kadar az. Polis, çoğunun ‘militan’ olduğunu açıkladı. Hepsi dışarıdan taşınan kıtalar.
Hiç çekinmeden, tıpkı Gezi’de olduğu gibi, ‘Mesele’nin rektör olmadığını’ itiraf eden pankartlar da taşıyorlar.
Biz de ülkesine bayrağına, devletine, hükümetine, polisine, askerine saygılı bir vatansever olarak meselenin rektör olmadığının farkındayız.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kanunların verdiği rektör atama yetkisini kullanmasına karşı çıkıyorlar.
Bir başka ifadeyle, ‘iktidar olsanız da muktedir olamazsınız’ demeye getiriyorlar.
Oysa aynı yetkileri, Türkiye’nin en silik ve en kaosçu cumhurbaşkanlarından Ahmet Necdet Sezer’in hükümete rağmen kullandığını biliyorlar.
Asıl dertlerinin, ideolojik olarak 18 yıldır nefret ettikleri iktidarı, koatik ortamla alaşağı etmek oldukları da görülüyor.
Demokratik yollarla, halkın yarısından fazlasının desteğini alarak iş başına gelmiş AK Parti iktidarını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sandık yoluyla koltuktan uzaklaştırmanın mümkün olmadığını gördüler.
E-muhtıralar, bildiriler, 367 garabetiyle Cumhurbaşkanı seçtirmememeler, Cumhuriyet mitingleri, Gezi ayaklanması, FETÖ maşalarıyla MİT TIR’ları baskını, 15 Temmuz kalkışması ve daha onca girişimde bulundular.
Şimdi de Boğaziçi’nden yeni bir Gezi devşirmenin derdindeler.
Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanı’na da ne oluyorsa, bir bildiri ile Boğaziçi Rektörü’nü istifaya çağırıyor.
Başkan senin yönettiğinde kentte, yağan ilk karda caddeler çarpışan otolarla doldu. Sen git onlara bak.
Caddelere tuz atma organizasyonunu yapmaktan bile aciz bir başkan kalkıp Cumhurbaşkanı’nın üniversitelere rektör atamasını beğenmiyor ve o ismi istifaya davet ediyor. İstanbul’daki ‘temel atmama’ törenlerinin mimarı ise, ‘kaos çıksın’ diye ellerini ovuşturup duruyor.
Ama Devlet Başkanı Erdoğan açıkladı. Bu kez yeni bir Gezi denemesine izin vermeyecekler.
Bütün bu yaşananlardan sonra Boğaziçi’nde rektöre sırt dönen ne kadar öğretim üyesi varsa, hepsini geçici süreli Türkiye’nin en yeni üniversitelerine görevlendirmek gerek.
Çok başarılılar ya.
Gitsinler biraz da oradaki üniversiteleri dünya sıralamasına soksunlar, atomu parçalasınlar, aya astronot göndersinler.
Aşılama istenilen seviyede mi?
Sağlık Bakanlığı, Bilim Kurulu’nun tavsiyesi doğrultusunda hazırlanan aşılama takvimini sahada uygulamaya devam ediyor.
Ancak hastanelerden gelen haberler üzücü. Vaka sayılarında yeniden bir kıpırdama olduğuna vurgu yapılıyor.
Vatandaşın aşı rehavetiyle tedbirleri gevşettiği konuşuluyor.
Oysa, henüz toplumsal bağışıklık sağlanmış değil. İlki vurulan aşının henüz ikinci dozu bile yapılmadı.
Gevşeme beraberinde üçüncü bir dalgaya yol açmamalı. Okulların kademeli olarak Mart ayında açılma planlarının yapıldığı bir ortamda, tedbirlere daha çok riayet etmek durumundayız.
Dün Sağlık Bakanlığı’nın aşılama haritasına göz attığımızda, ülke genelinde 2.4 milyon yurttaşımızın aşılandığını görüyoruz.
Bursa’da ise bu rakam 81 bini geçmiş durumda.
Bursa’da mutasyon var mı?
Aşılama sürerken, acaba Covid-19 virüsünün yeni versiyonu olarak bilinen ve daha fazla öldürücü etkisi bulunduğu ileri sürülen mutasyona Bursa’da rastlandı mı?
Aldığımız bilgiye göre, maalesef Sağlık Bakanlığı’nın sadece sayısını duyurduğu mutasyona rastlanılmış iller arasında Bursa da var.
Bu sayının şimdilik 10’un üzerinde olduğu söyleniyor. İlimizdeki mutasyonlu virüs taşıyanların da yurtdışı bağlantılı konuklar olduğu konuşuluyor.
İngiliz varyantı olarak duyurulan mutasyonun ilimizde daha fazla yayılmaması için hepimizin önlemlere sıkı bir şekilde uymaktan başka çaremiz yok.
Maske, mesafe ve hijyene daha çok dikkat edilmesi gereken bir dönemden geçiyoruz.
Sağlık çalışanlarına yurttaş olarak bizlerin de, kurallara uyarak destek olma zorunluluğumuz var.
Aksi halde kent olarak hepimiz sıkıntı yaşarız.
Sevgili İhsan kardeşim.Sabah sabah yazınızı okudum, müthiş derecede keyif aldım,iyi dokun muşsunuz. Allah size kaleminize bilginize araştırmalarınıza KUVVET versin.İçimizdeki hainler hiçbir zaman kötü emellerine asla ulaşamayacaklar.TÜRK olarak o kadar içte ve dışta düşmanımız var ki,bu hain ve alçakların onca kışkırtıcı çaba ve emekleri TÜRK devletine asla zararı olmadan heba olacaktır,bu çabaları da beyhudedir… Daha fazla uzatmadan selam ve saygılarımı sunuyorum sizi Allah’a emanet ediyorum.