Bursa‘nın güneyindeki ilçelerde zengin mermer rezervleri var. Bunlar ülke ekonomisi için büyük bir değer.
Hepsinin çıkarılıp işlenmesi lazım. Ancak, bölgedeki kötü işletme örnekleri doğaya ve tüm canlı türlerinin yaşam alanlarına yapılmış yanlış müdahaleler sonucu yeni bir işletme açılması bölgede tepki topluyor.
Su kaynakları, meralar ve çevreye verilen zararlar nedeniyle bölge insanı yeni bir mermer ocağı açılmasına sıcak bakmıyor.
Bölgede geçmişte yargı kararlarıyla durdurulan bir çok işletme var.
Orhaneli ilçesinin Dağgüney Mahallesi‘nde açılmak istenen mermer ocağına da itirazlar yükseliyor.
Bursa merkezli Dağgüney Mahallesi Kültür ve Yardımlaşma Derneği önceki akşam bir toplantı yaparak açılacak mermer ocağına karşı hukuki mücadele kararı aldı.
Orkide Düğün Salonu‘ndaki toplantıya, GÜNEYDER Başkanı Cengiz Yıldırım, DAĞDER Nilüfer Şube Başkanı İrfan
Dündar, Çirişhane Muhtarı Abdil Durmuş, Soğanlı Mahalle Muhtarı Zeynep Yıldırım, Osmangazi Belediye Meclis Üyesi Emin Dündar, Nilüfer Belediye Meclis Üyesi Mustafa Aslan, DOĞADER Başkanı Murat Demir, avukatlar Hatice ve Yusuf Keskin, Çevre Mühendisi Özge Sivrioğlu ile mahalle sakinleri katıldılar.
Toplantıda konuşan Nilüfer Belediye Meclis Üyesi Aslan, mermer ocağının topraklarına vereceği zarara işaret etti ardından da, “Bunu Başköylüler, Karaağızlılar, Kozağaçlılar başardılar. Biz de direnerek başaracağız” dedi.
DAĞDER Nilüfer Şube Başkanı İrfan Dündar da, mermer ocağının iptali için kurdukları komisyonun çalışmalarına işaret etti. Dündar, bununla mücadeleyi siyaset üstü bir konu gördüklerini ve tüm siyasi partilerden bu konuda destek isteyeceklerini vurguladı.
Dağgüney Mahallesi, yörenin okumuş insanı en çok yerleşimlerinden. Bu konudaki mücadelelerinde çokça destek alacaklarını düşünüyoruz.
Mermeri çıkarıp doğayı tahrip eden, araziyi yeniden eski haline uygun getirmeyen işletmelerin bundan sonra işleri çok zor.
Kaldı ki, Dağgüneyliler bölgelerinde mermer ocağının açılmasına sıcak bakmıyorlar.
İzin veren kurumların ve işletmeci şirketin işinin kolay olmayacağını, başlatılacak hukuki mücadelenin kazananın da mahalle sakinleri olacağını düşünüyoruz.
Elbette yeraltındaki cevherlerimiz ekonomiye kazandırılmalı ama bölgedeki kötü işletmecilik uygulamaları maalesef itirazları yükseltiyor.
Tahrip olmuş dağlar, araziler, kirletilmiş su kaynakları olduğu gibi gözümüzün karşısında duruyor. Kazançlarını katlamak için doğayı ve canlıların yaşam alanlarını, kaynaklarını tahrip eden firmalar oldukça buralardaki tepkiler de çoğalacaktır.
Dağgüneylilerin mermer ocağına karşı başlatacağı mücadelenin nereye evrileceğini takip edip göreceğiz.
100.Yıl coşkusunu doya doya yaşadık
Güçlü, gelişmiş ülkelerin geçmişinde büyük kahramanlık ve başarı öyküleri vardır. Hiç bir ulus kendiliğinden doğup, büyüyüp, gelişmez.
Türkiye Cumhuriyeti de bütün bu merhalelerden geçip geldi.
Bir asrı geride bırakan cumhuriyetimiz ile bugün daha çok övünüyoruz. Yokluk, kıtlık yıllarından kendi ayakları üzerinde durabilen Türkiye‘ye kolay gelinmedi.
Dün bütün yurtta cumhuriyetimizin 100. Yıl kutlamaları vardı. Şehirlerimiz, ilçelerimiz, köylerimiz gelin gibi bayraklarla süslendi. Büyük kentlerimizdeki ışık gösterileri, sahip olduğumuz asker, silah gücümüzün, ekipmanımızın sergilediği gösteriler görülmeye değerdi.
Türkiye Cumhuriyeti, bugün dünya ulusları içinde güçlü ordusu ile nam salmış bir ülke. 100. Yıl kutlamalarında biraz da dosta güven düşmana korku salmış olduk.
Etrafımızdaki coğrafyada yaşanan gelişmeler bizim her daim uyanık ve hazır olmamızı zorunlu kılıyor. 100 yılda çok mesafe kateden Türkiye Cumhuriyeti, gelecek yıllarında edindiği bu güç ve gelişmişlikle dünyada söz sahibi bir ülke konumuna yükselecektir.
Nice yeni yüzyıllara…
Gazze’ye girmekten çekinen bir ordu
Filistin‘de Gazzeli Müslüman kardeşlerimiz İsrail tarafından üç haftadan bu yana havadan bombalarla acımasızca katlediliyor. Dünyanın canlı yayında seyrettiği soykırım vahşice sürüyor.
Dünyanın en güçlü ordusu zannedilen İsrail, masumları orantısız biçimde ayrım gözetmeksizin havadan vuruyor.
Gazze‘ye karadan da gireceğini açıkladığından bu yana buna bir türlü cesaret edemiyor.
Çünkü; kendisini orada büyük bir felaket bekliyor. Arkasını sıvazlayanlar da karadan Gazze‘ye girmemesi konusunda uyarıyorlar.
Silahlanmaya milyar dolarlar harcayan Arap ülkeleri İsrail‘in bu soykırımını kabullenmiş durumda. Bir uyarı, ihtar dahi vermiyorlar.
Oysa, Gazze‘ye karadan giremeyecek kadar korkak bir ordu elinde hava gücü olmasa hiç bir şey yapamayacak. Bir de karşıda o gücü kıracak ekipman olsa demek ki, yerinden kıpırdayamayacak.
Haftasonu İstanbul‘daki Büyük Filistin Mitingi‘nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan‘ın, ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ mesajı yabana atılmamalı.
Kutsal belde Kudüs İsrail‘in eline bırakılamayacak kadar bir İslam ve peygamber emanetidir.
Öyle görünüyor ki, o emaneti sahiplenme görevi yine Türkiye‘ye düşecek.
Maalesef Arapların böyle bir derdi yok.