Aslında Türk nüfus kendi içinde bölünmemiş olsaydı belki bugün ülkenin kilit siyasi topluluklarından biri haline gelecekti.
Bunu geçmişte başarmışlardı.
Koalisyona girerek kısa süreliğine de hükümette yer almışlar ve bakanlık sahibi olmuşlardı.
Ne yazık ki, öteden beri Türkiye ile mesafeli bir lidere sahip ve siyasi hareket olan Hak ve Özgürlükler Hareketi, HÖH’ün Bulgaristan’daki Türk nüfus üzerindeki etkisi giderek azaldı.
Her ne kadar, 4 Nisan’da diğer Türk kökenli siyasi partilere oranla fazla oy almış olsalar da eski güçlerinden eser kalmadı.
Artık, Bulgar devletince yurtdışındaki seçmen için kısıtlanan, azaltılan sandıklar ve kaybedilen güven yüzünden Türkiye’deki seçmenlerden de bekledikleri oranda destek bulamıyorlar.
4 Nisan seçimleri sonrası Bulgar partileri tek başına hükümet kuracak çoğunluğa sahip olamadılar.
Bulgaristan’da bir siyasi kriz yaşanıyor. Bakalım o kriz nasıl aşılacak?
Eski Başbakan Boiko Borisov’un partisi GERB, Dışişleri Bakanı başkanlığında hükümeti kuramayınca, görevi Cumhurbaşkanı Rumen Radev’e iade etmiş. Parlamentoya giren 5 siyasi parti ise GERB öncülüğünde bir kabineye destek vermeyeceklerini açıklamışlar.
Bu nedenle de GERB’in diğer siyasi partilerce muhatap kabul edilmeyerek hükümet kurma görevini yerine getiremediği anlaşılıyor.
Demek ki, güç varken diğer oluşumlarla da iyi geçinmekte fayda var.
O gücü kaybettiğinizde karşınıza işte böylesi bir cephe çıkabiliyor.
Şimdi parlamentonun güçlü hareketlerinden biri olan Böyle Bir Halk Var Partisi kabine oluşturmak için görevlendirilmiş. Bunun da çok yeni bir siyasi topluluk olduğunu hatırlıyoruz. Kısa sürede hükümet kurma görevini sahip olması büyük bir başarı.
Gönül isterdi ki, bu görev keşke Türk kökenli bir siyasi partiye verilmiş olsaydı.
Fakat, komşudaki Türk nüfus arasındaki siyasi ayrışma giderek daha da derinleşeceğe benziyor.
Muhtar koltuğunda bir minik
Ülke olarak buruk bir bayram kutluyoruz. Pandemi bir çok etkinliğimizi kısıtladı.
Ne yazık ki, salgının etkisi altında bayramlarımızı da doyasıya yaşamıyoruz. Çocuklarımız geçen yıl olduğu gibi bu yıl da özlemle bekledikleri 23 Nisan’ı evlerinde kutlamak zorunda kaldılar.
Onları koruma adına alınmış kararla sokaklara, meydanlara, alanlara okullarına gidemeyen çocuklarımızı mutlu etmek için belediyelerimizin olağanüstü mobil kutlama ekiplerini yollara çıkardıklarını gördük. Belediyelerimizin 23 Nisan kortejleri balkonlardan büyük ilgi gördü.
23 Nisan’da anlamlı bir fotoğraf karesi de Osmangazi ilçemize bağlı Küplüpınar Mahalle Muhtarlığı’ndan geldi.
Küplüpınar Mahalle Muhtarı Kamil Konuşkan bu özel günde koltuğunu torunu Zeynep Aslı Konuşkan’a bıraktı.
Demokrasinin uçbeyleri muhtarlarımızın, geleceğin muhtar adaylarına koltuklarını vermeleri ülke demokrasimiz açısından önemsenmesi gereken bir davranış.
51 il daha Büyükşehir olacak mı?
Dün gazetelerde ve sosyal medyada dikkatimizi çekti. Türkiye’de halen 30 ilde büyükşehir belediyesi statüsü uygulanıyor.
AK Parti’nin bunu 51 ile daha yaygınlaştırıp ülkenin tüm illerini büyükşehir statüsüne kavuşturacağı haberleri öne çıktı. Henüz net bir şey yok ama medyaya yansımış hali bile heyecan verici.
30 ildeki uygulamanın geri dönüşleri öyle görünüyor ki, AK Parti’de olumlu bir hava estirmiş. Bunu şimdi 81 ile yaygınlaştırmanın çabası var.
Uygulamaya 2012 yılında muhalefet partilerinin karşı çıktıklarını hatırlıyoruz. CHP’nin 6360 Sayılı Bütünşehir Yasası’na verdiği tepki bakalım 81 ile yaygınlaşması halinde aynen devam edecek mi?
MHP’nin de başlangıçta üniter yapıya zarar vereceği gerekçesiyle Bütünşehir uygulamasına şerh düştüğünü biliyoruz.
Yeni düzenlemeye Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak acaba MHP destek verecek mi?
51 ilde daha İl Özel İdaresi uygulamasını ortadan kaldıracak girişim, bize göre yerel yönetimlerde yeni bir reform hareketinin ayak sesleri.