Her seçim döneminin klasik sorunlarından biri olan kaçak yapılaşma yine çok konuşulmaya başlandı.
Ne yazık ki, geçmişte popülizm uğruna şehirlerimizde ruhsatsız yapılaşmaya göz yumulur, bu nedenle de kıyı semtlerde başıboşluk gözlendirdi.
Bugün her biri metropole dönüşen kentlerimizin yapı stoku bu yüzden kontrolsüz büyüdü.
Dün, Bursa’da legal inşaat işleri yapan ve mesleği de bu olan bir dostumuz aradı.
Konuya direk girdi.
“İnşaatlarımızda çalıştıracak demir ustası ve yardımcı eleman bulamıyoruz” diye yakındı.
Haliyle sebebini sorduk.
Bursa’da inşaat sektörünün bunca gelişip büyümesi yüzünden mi sıkıntı yaşanıyor yoksa yurtdışına mı çıktılar diye düşündük.
“Yok yok” dedi arayan dostumuz.
Devamla şöyle konuştu:
“Seçim öncesi ruhsatsız inşaatlarda artış yaşanıyor. Bursa da bundan nasibini alıyor. Bursa’nın her tarafından iş teklifi aldıklarını söylüyorlar. Özellikle Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer ve Gürsu gibi ilçelerde çok iş teklifi geldiğini anlatıyorlar.
Öyle ki, bizim verdiğimiz paranın iki-üç katına kaçak inşaat yapan ustaların kendilerine ücret teklif ettiğini öğrendik. Şimdi, sadık eski demircilerimiz dışında çoğu işi bırakıp orayı tercih ediyorlar” dedi.
Şöyle bir düşündük.
Seçim süreci artık çok kısaldı.
Neredeyse bir ay gibi bir zaman kaldı.
Bu süre de ruhsatsız inşaatlarda çalışacak elemanlar için önemli.
Bu nedenle de “Ruhsatlı inşaatlar da nasılsa bir süre sorunu yok. Bari gidip orada daha fazla ücret alalım” diye düşünüyor olabilirler.
Bursa geçmişte izinsiz yapılaşmanın sıkıntısını çok çekmiş bir kent.
Merkez ilçelerimizin yapı stoku bu yüzden imar yasa ve yönetmeliklerine aykırı binalarla doldu.
Belediyelerimiz Yapı Kontrol birimleriyle işi sıkı tutmaya çalışıyorlar.
Fakat, kent suçu işleyenler kalan bir ayı ruhsatız inşaatlarını bu sürede meskun hale getirmek için çalışacaklar.
Peki, ya sonrası?
Sonrası hem yapan, hem yaptıran, hem işbaşına gelecek her yönetici için yaşam boyu sıkıntı demek.
Yıkım ve milli servetin yok olması, umutların toprağa karışması…
İzin alınmadan yapılmış her binanın elektrikten suya, doğalgazdan telefona ve diğer bütün hizmetlere varıncaya kadar sıkıntı yaşanacak.
Aynı şekilde, planlanan yapı sayısını taşacağı için kentlerimizdeki altyapı da yetersiz hale gelecektir.
Okullar, yeşil alanlar, kamunun ortak kullanımına ayrılan diğer sosyal doku adaları ihtiyacı karşılayamayacaktır.
Hasılı, bugün küçük menfaatler için yapılan ve göz yumulacak ruhsatsız yapılar, kentimizin ve kentlerimizin başına sonsuza dek sorun olmaya devam edecekler.
Çağdaş şehirlerimiz olsun istiyorsak, sorunu sadece belediyelerimizin gayretleriyle çözemeyiz.
Bu konuda toplumsal bilinç şart.
Herkesin yerel yönetimlere yardımcı olması gerektiğini düşünüyoruz.
Keza aynı şeklide, bu alandaki yasal boşlukların giderilmesi, 7 Haziran sonrası oluşacak Parlamento’da da hep konuşulan ve bir türlü çıkarılmayan yapı polisi kanununun da biran evvel yasalaştırılması kaçınılmazdır.
Aksi halde, bugün 20 milyondan fazla konutun yenilenme ihtiyacına her seçim dönemin ardından başka milyonlarca güvensiz yapı daha eklenecektir.