Şehirlerimizin en temel sorunlarından biri bugün ne yazık ki, ruhsatsız yapılmış konut stokudur.
Kentlerimizi çirkinleştiren, kamu hizmetlerini zorlaştıran kaçak yapıları yok saymak da mümkün değil.
Nitekim, bu konutlarda yaşayanların su, elektrik, gaz gibi temel insani gereksinimleri için abonelikleri engellemenin bile doğru olmadığı zamanla anlaşıldı.
Bunu düzeltmek için de özel bir yasa çıkarılmıştı.
Geçmişte küçük oy hesapları uğruna ve popülizmle göz yumulan milyonlarca konutu bir çırpıda ortadan kaldırmak mümkün değil.
Kentsel dönüşümle bunları sağlam, modern konutlara dönüştürmek de zaman ve sınırsız mali kaynak istiyor.
Kısa bir süre önce hükümetin çıkardığı imar barışı yasası artık uygulama safhasına geldi.
Türkiye genelinde 13,5 milyon bağımsız yapının bu aftan yararlanabileceği açıklandı.
Peki, yasa nasıl uygulanacak?
Önceki gün bir özel televizyon kanalına konuşan Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, başvuruların elektronik ortamda alınacağını duyurdu.
İnternet üzerinden konutunun ada, pafta, parsel numarasını giren, imar sıkıntısını yazan yurttaşlar, ödenecek ücreti de otomatik hesaplama butonundan öğrenerek parayı Maliye’ye yatıracaklar.
Böylece, imar sorunlu ve ruhsatsız yapılara Yapı Kayıt Belgesi verilecek.
Uygulama bu hafta içinde başlayacak.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bu yöntemle başvuru sürecini de elektronik ortamda kayıt altına almayı hedeflediği anlaşılıyor.
Yani, istismara mahal vermeden, her yurttaş direkt internet ortamıyla bu haktan yararlanma başvurusu yapabilecek.
Yasanın seçim öncesi yürürlüğe sokuluyor olmasına farklı anlamlar yüklenmemeli.
Bunun haberini yılbaşında yine bu sütunlardan biz vermiştik.
Tasarıyı sütunlarımıza taşıdığımız tarihlerde erken genel seçim gündemde yoktu.
Nitekim, Olay okurlarına o tarihte duyurduğumuz tasarı aynen kabul edilerek yasalaştı.
Bugün içi artık yurttaşlarımızın bundan yılsonuna kadar faydalanmalarının önü açılmış oldu.
Elbette yasaya karşı çıkanlar yok değil.
Örneğin;
İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Mehmet Albayrak ile Olay TV’deki televizyon programımızda konuştuğumuzda, kaçak inşaat yapana hapis cezası yasası yürürlükteyken, ruhsatsız yapı sahiplerinin bu düzenleme ile affedilecek olmasını ‘çelişki’ olarak yorumlamıştı.
Benzer itirazlar akademik odaların diğerlerinde de var.
Odalarımızın teknik olarak itirazları kendilerince haklı olabilir.
Kaldı ki, hiçbir mühendislik hizmeti görmemiş ve yapı kayıt belgesi alacak yapıların sağlamlığı konusunda vatandaşın beyanı esas kabul ediliyor.
Devlet bu konuda üstüne sorumluluk almıyor.
Şu da bir gerçek ki, kentlerimizin artık yaşayanlar bakımından vazgeçilmez parçalarına dönüşmüş kaçak yapıların bir kayıt altına alınması kaçınılmazdı.
Devlet içine sinmese de şimdi o adımı atıyor.
Yurttaşına barış elini uzatıyor.
Af da diyebiliriz buna.
Ama bir ‘bedel ödemelisin’ diyerek affı tümüyle bedavaya da getirmiyor.
Yine, buradan elde edilecek geliri de deprem bölgelerindeki dayanıksız konutların dönüşümünde kullanacağını taahhüt ediyor.
Uygulamadan yerel yönetimlerimizin, belediyelerin zararlı çıkacağı da bir gerçek.
Bugüne dek 13,5 milyon kaçak konut için kesilmiş ve tahsil edilememiş tüm para cezaları da yasayla birlikte silinmiş oluyor.
Sadece onlar değil, alınmış yıkım kararları da geçersiz hale gelmiş oldu.
Hasılı, vatandaş açısından bakıldığında yasa onlara bir avantaj getiriyorsa da, kentlere ve belediyelere yine kayıp demek.