31 Mart yerel seçimlerinin ardından Doğu ve Güneydoğu’daki kimi kentlerimizde İçişleri Bakanlığı’nın HDP’li belediye başkanlarına görevden el çektirme haberlerini izliyorsunuzdur.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarını ihlal edenlere devlet gücünü biraz geç de olsa muhakkak hissettiriyor.
Halka hizmet etme götürme gibi asli vazifelerini bir kenara bırakıp, bölücü terör örgütünden talimat alanlar, büyükşehir belediye başkanı da olsa bir bir görevden alınıyor.
Mardin’de Diyarbakır’da Van da artık il valileri büyükşehir belediye başkanlığına vekalet ediyor.
Keza, kimi ilçelerde de durum böyle.
İlçe belediye başkanları da görevden uzaklaştırılıyor. Dün bunlardan üçü daha güvenlik güçlerimizce gözaltına alındı ve haklarında soruşturma başlatıldı.
Doğrusu da bu.
Bunun demokrasiye aykırı bir yanı falan yok.
Yasalara uygun görev yapan belediye başkanlarına kimse dokunmaz, dokunamaz.
Kimsenin, ‘Seçildim ben. Beni yüz binler seçti. İstediğim gibi davranırım’ deme hakkı yok.
Bu yüzden, göreve gelir gelmez bölücü örgütün değirmenine su taşıyan HDP’li belediye başkanları suçları sabitleştikçe makamlarından uzaklaştırılıyor.
Yerlerine il valileri ya da ilçe kaymakamları kayyum olarak görevlendiriliyor.
Belediye imkanlarını ve kamu kaynaklarını bölücü örgüte hizmet için kullananları o koltuklarda oturmalarına kimse müsamaha gösteremez.
İçişleri Bakanlığı bunu yapıyor.
Bakan Süleyman Soylu cesurca, devletin ve kanunların kendisine verdiği yetkiyi kullanarak bölücülük yapan belediye başkanlarının altından koltuklarını çekiyor.
Şimdi hepsi Türk yargısına hesap veriyor.
Bunu, sanki suçsuz yere belediye başkanlarının görevden alındığı algısıyla yurtdışında ülkemizi şikayet edenler de var.
Üstelik onlar da seçilmiş belediye başkanı.
Ne olursa olsun, demokrasinin imkanlarını kullanıp ve yürürlükteki kanunlarla aykırı hareket edenlerin yaptıkları yanına kâr kalmamalı.
Oysa, bölge halkı onlardan hizmet bekliyor.
Temiz çevre, pırıl pırıl caddeler, sorunsuz toplu ulaşım, hijyenik su, şıkır şıkır işleyen bir altyapı kurmak varken, kimlik siyasetine girişen ve bölücülük yapanlar aslında o makamları hak etmiyorlar.
İçişleri Bakanlığı’nın suçu sabit seçilmiş belediye başkanlarının yerine atadığı kayyumların bölgeye yaptığı hizmetler de ortada.
Belediye bütçesi olması gereken yerlere harcandığında, bu kentlerin çehresi değişiyor.
Son 10 senedir kayyumlar tarafından yönetilen kentlerde büyük bir değişim göze çarpıyor.
Kayyumların ellerinde sihirli değnek yok ama bütçe verimli ve doğru yatırımlar için kullanıldığında halkın yaşam standardını yükselten eserler ortaya çıkıyor.
Bu açıdan bölgede görev yapan HDP’li belediye başkanlarının bütün bunlardan bir ders çıkarmaları gerekiyor.
Aksi halde, aynı şekilde bölücülük yapmaya ve suç işlemeye devam ettikleri müddetçe sığındıkları demokrasi kalkanı kendilerini koruyamayacak ve görevden el çektirileceklerdir.
Seçilmişi sadece sandık yoluyla görevden uzaklaştırmak demokrasinin ana unsurudur.
Ancak burada durum çok farklı.
Protokoller haftaya tamam
Müjdeyi dün ulusal bir televizyon kanalının canlı yayınına katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş verdi.
Demek ki, bakanların Bursa ziyaretlerinde verdiği sözler artık icraata geçiyor.
Aktaş, Bursa ziyaretinde Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun verdiği müjdelerin protokollerinin haftaya Ankara’da imzalanacağını açıkladı.
Bakan Kasapoğlu’ndan 6 bin 550 nüfuslu Harmancık’ın da olduğu 17 ilçe için spor tesisi istediklerini ve spor salonundan futbol sahasına ve tenis kortlarına kadar değişik yatırımların bakanlıkça hayata geçirileceğini duyurdu.
Bunlara ilişkin görüşmelerin Ankara’da bakanlık ve Büyükşehir bürokratları arasında sürdüğünü de hatırlattı.
Keza Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un tarih mirasın ortaya çıkarılması, kentsel dönüşüm kapsamında 2 bin 500 yeni konut ile 2 yeni millet bahçesi daha yapılması konusunda verdiği sözler için de hazırlık yapıldığını kaydetti.