Geçtiğimiz haftasonu sahamızdaki Amed Spor maçında yaşananlara ağır bir fatura kesildi.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu, Bursaspor’u tam 9 maç seyircisiz maç cezası ile cezalandırdı.
Bir bakıma, sezon seyircisiz olarak kapatıldı.
Adil olmayan bu ağır cezanın Bursa’ya ve Bursaspor’a büyük bir haksızlık olarak görüyoruz. Misafir takımın kendi sahasında yaşananlarla kıyaslandığında, gerçekten PFDK ipin ucunu kaçırmış, şirazeden çıkmış ve Bursaspor’u adeta yargısız infaz etmiştir.
Bunu, kentin bir sakini olarak kabullenmiyor, itiraz ediyor ve sesimizi yükseltiyoruz.
Üstelik, rakip sahada oynanmış maçta bundan daha ağır bir tablo olduğu halde, sporcular polisin zırhlı araçlarıyla otele ve stada nakledildiği halde, söz konusu takıma 2 maç ceza verilmişken, Bursaspor’u 9 maçla cezalandırmak hakkaniyet ölçüleriyle de bağdaşmamaktadır.
Bu bize göre, Bursa’yı ve Bursaspor’u bir alt lige sürüklemekten başka bir şey değildir.
Seyircisiz maçlarla takım motive olamaz. Bu nedenle PFDK’nın aldığı haksız karardan geri dönmesi şarttır.
Bursa’yı ve Bursaspor’u sahipsiz zannedenlerin büyük bir hayal kırıklığı içinde olduklarını düşünüyoruz.
Bu şehir ve takımı gerektiğinde kendisini savunmasını bilir.
Türkiye Futbol Federasyonu’nun tüm üyeleri alınan haksız karar karşısında suspus biçimde oturamazlar.
Türkiye’nin dördüncü büyük kentinin takımını böylesi ağır bir yaptırımla spordan, seyircisini sahalardan uzaklaştırmak kimsenin haddine değildir.
Olaylara salt tribünden açılan, bizim de tasvip etmediğimiz pankartlar üzerinden bakmanın da eksik bir yaklaşım olduğuna inanıyoruz.
O halde, rakip sahada açılmış bölücü paçavraları sonrası benzer bir karar niye alınmamıştır?
Türkiye’de sporun sahada centilmence yapılmasından yanayız. Şiddeti ve yasadışı hiç bir olayı tasvip etmeyiz.
Fakat, PFDK adil olmak, iki kentte de yaşananları, bir öncekinde verilen cezayı göz önünde bulundurarak karar almak durumundadır.
Bursaspor’u haksız cezalarla futbolun dışına itmeye çalışmanın TFF’ye de bir yararı olmaz.
Trabzonspor’dan sonra Süper Lig’de Anadolu’ya şampiyonluk taşımış ikinci takım olan Bursaspor’un hakkının teslim edilmesi için derhal bu karardan dönülmesini bekliyoruz.
Aksi halde, PFDK da, TFF de bu şehrin ve insanının nazarında yok hükmündedir.
Kantarın topuzunu kaçıranlar, vicdanlarıyla başbaşa kaldıklarında Bursaspor’a verdikleri cezanın ağırlığıyla ezileceklerdir.
Yanlıştan dönmek de bir erdemdir.
Bursaspor tüm hukuki haklarını kullanarak itirazını yapmalıdır.
Sonuç alamıyorsa, orada olmanın bir anlamı yoktur.
Seçim ülkemize hayırlı olsun
Aylardır konuşulan seçim kararnamesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzaladı.
Artık 14 Mayıs’ta Parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin önü açıldı.
Türkiye 11 ilde yaşadığı ağır deprem tablosunun yaralarını sarmaya çalışırken, iki aylık süreçte parlamento üyelerini ve Cumhurbaşkanı’nı seçecek.
Ülkemiz için hayırlı olmasını diliyoruz.
Demokratik bir ortamda, son derece nezaket kurallarının geçerli olacağı, adayların rakiplerine depremin acılarını da göz önünde bulundurarak yaklaşacakları bir seçim olmasını diliyoruz.
Elbette bu seçim buruk geçecek.
Kaybettiğimiz 50 bin dolayındaki yurttaşımızın acısını yüreklerimizde hissedeceğiz. Deprem bölgelerinde seçim havası olmayacak, mitingler yapılmayacak. Çünkü; orada ayrı bir dram yaşanıyor.
Buna rağmen Türkiye bir yandan deprem yaralarını sararken diğer yandan ülkesinin adil, demokratik bir seçim gerçekleştirmesi için de çaba sarf edecek.
Seçmen, ilk turu 14 Mayıs’ta gerçekleşecek genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girecek, sonuç alınamaması durumunda da 28 Mayıs’ta bir kez daha sandığa gidecek.
Tartışmasız, adil ve herkesin çıkan sonuca saygı duyacağı bir seçim süreci yaşanmasını diliyoruz.
Zafer Partisi’ne Sönmez atandı
Zafer Partisi’nde istifa eden eski İl Başkan’ın yerine Hasan Sönmez görevlendirildi.
Belediyecilik yıllarından tanıdığımız Sönmez’in görevlendirme sonrası yaptığı yazılı açıklamayla kendisini bu göreve atayan Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’a teşekkür ettiğini görüyoruz.
Sönmez, görev süresi boyunca çalışmalarının, partisinin yönetim kurulunun ve en önemlisi Türk milletinin gündemini ve önceliklerini tamamlayıcı nitelikte olacağını, Türkçülük uğrunda çabalayacaklarını da vurgulamış.