Şu iletişim çağında GSM şebekelerinin randımanlı çalışmadığı, çekmediği yerlerin bulunması düşündürücü. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın uzaya bilmem kaçıncı haberleşme uydumuzu fırlattığı böylesi bir dönemde, Türkiye’nin çoğu bölgesinde halen GSM şirketlerinin hatları çekmiyor.
Buna, devlete ait olduğu bilinen Türk Telekom GSM şebekesi de dahil
Bunun, modern Türkiye, kalkınmış ülke gerçekleri ile bağdaşmadığını da belirtmek isteriz.
Dün elektronik postamıza Osmangazi ilçemize bağlı Seferiışıklar Mahallesi’nden bir ileti düştü.
Muhtar Kahraman, “Uludağ eteklerindeki 800 yıllık geçmişi bulunan 150 haneli mahallemizde hiç bir GSM şirketinin şebekesi çekmiyor. Köylülerimizin bu yöndeki şikâyetlerini iletmediğimiz kurum kalmadı. Dikkate alan yok. Pandemi döneminde de çocuklarımız internet şebekesi olmadığı için derslerinde geri kalmıştı” diyor.
Bu konuda Bursa’da çözüm bulamadığını artık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan yardım beklediklerini dile getiren Muhtar Kahraman, vatandaşın telefonla konuşabilmek için kimi zaman minareye çıktığını, elektrik direklerine tırmananların da olduğunu ekliyor.
Demek ki, durum bu kadar vahim.,
Muhtar Kahraman’ın çağrısına hangi şirket kulak verir bilmiyoruz ama bildiğimiz şey, evrensel şebekenin burada da devreye alınması.
Bakanlığın, şebekeleri çekmeyen şirketlere kestiği cezalarla oluşturulan fondan, sıkıntı yaşanan bölgelere devlet eliyle evsensel şebeke kurduğunu biliyoruz.
Umarız buna Seferiışıklar’ı da eklerler.
Sadece Seferiışıklar değil. Benzer yakınmaları sık sık Bursa’nın güneyindeki ilçelere bağlı kırsal mahallelerden de alıyoruz. Bölge muhtarları bu konuda muzdarip.
Örneğin; daha kısa süre önce buna benzer bir şikâyet daha gelmişti.
Büyükorhan’ın Düğüncüler Mahallesi’nde de GSM şebekeleri çekmiyor. Burada internet ağı da yok. Bütün bu yerleşimlerin evrensel şebekeye dahil edilmesi isteniyor.
Hasılı, uzaya uydu üstüne uydu fırlatıldığı bir dönemde, kırsalda GSM şebekelerinin çekmiyor olmasını kabullenmek mümkün değil.
Umarız Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve bürokratları bu çağrılara kulak verirler. Vermezlerse, zaten köylüler bir şekilde Cumhurbaşkanı’na ulaşmayı düşünüyorlar. Tıpkı, arazilerinin peşine düşen Karacabey’in Hürriyet Köyü sakinleri gibi.
Bizden söylemesi.
Mühendise şiddet ülkeye zarar verir
Mühendislik hizmeti almamış yapıların can ve mal güvenliğimiz için büyük risk oluşturduğunu biliyoruz. İnşaat mühendislerimizin binaların hem yapım hem de kontrolünde üstlendikleri sorumluluğun da farkındayız.
Küçükkayalar’ın, “Güvenli yapılar için önce can güvenliği olmalı” sözünün altı çizilmeli.
Depreme dayanıklı yapılar inşaa edebilmek mühendislik hizmetinden geçiyor. Binalarda görev üstlenen denetçi bir mühendise şiddet uygulayarak bunu başaramazsınız. Yapı Denetim Kuruluşları Birliği Bursa Şube Başkanı İnhanlı da, kendilerinin, vatandaşın can ve mal güvenliği korumakla yükümlü olduklarını ve kamu görevi yaptıklarını hatırlatarak, üyelerine karşı işlenmiş suçlarda da TCK’nın 265. maddesinin uygulanmasını talep etti.
Haksız da değiller.
Devlet adına denetim yapan kurum, kuruluş ve mühendislerimize, mimarlarımıza karşı saldırılar kamuya yapılmış sayılmalı.
Yörük Türkmenler her pazar sabahı Ulucami’de sıcak çorba ikram ediyor
Birlik Başkanı Dinçer Akyel ve arkadaşlarının başlattığı uygulama sabah namazına Ulucami’ye gelen vatandaşların da takdirini kazanmış durumda. Sıcak çorba ikramıyla hem hayır işliyorlar hem de toplumsal bir fayda görüyorlar.
Ramazan ayında Tophane meydanındaki dev iftar organizasyonu da görülmeye değerdi.