Sosyal medyayı takip edenler farkındadır.
AK Parti’deki belediye başkanlarının istifaya zorlayan süreç burada adeta bir linç kampanyasına dönüştürülmüş.
Öyle rahatsız edici, tiksindirici ifadeler görüyoruz ki, insan olarak etkilenmemek mümkün değil.
Buna biraz da izlenen yöntem ve uzayan süreç neden oldu diyebiliriz.
Bozuk ağızlar bu mecrayı adeta bir sosyal lağıma çevirmiş.
Hakaretlerin bini bir para.
AK Parti karşıtlarının, 2002’den bu yana halk iradesini hiç benimsememiş, sandıktan çıkan sonucu hazmedememiş olanların, olaya ideolojik yaklaşanların, fırsatçıların, buradan kendilerine bir siyasi dönüş hesaplayanların saldırılarını, hakaretlerini bile hoş görmek mümkün değilken, görevdeki belediye başkanlarına dönük kimi kendi partisine mensup eski isimlerden dahi kabul edilmeyecek satırlar göze çarpıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belediye başkanlarından istifa talebini fırsat bilip saldırıya geçenlerin, kişi hak ve hürriyetlerini hiçe sayarak, onur kırıcı, aşağılayıcı, küçük düşürücü ifadelerle sözde eleştiri yapanların aslında suç işledikleri de unutulmamalı.
Sosyal medyada yazılanların hepsini kişilik haklarına saldırı olarak değerlendirebilecek olan belediye başkanlarının hukuki yollara başvurmaları halinde binlerce insanı mahkeme kapılarıyla tanıştıracağı da akıllardan çıkarılmamalı.
AK Parti’nin seçilmiş belediye başkanlarına dönük görevden el çektirme yöntemini doğru bulmayabilirsiniz.
Kaldı ki, biz de yerel seçimlere 17 ay kala bu yöntemin yanlışlığına inananlardanız.
Ancak; bunun kimseye hakaret etme hakkı tanımadığını da düşünüyoruz.
Önceki gün bir karikatür dergisinin kapağındaki çizim aşağılamaya en net örnektir.
Bu ülkede basın özgürlüğünü tartışanların suratlarına atılacak güçlü bir materyaldir o derginin çirkin kapağı.
Belediye başkanlarının kentlerdeki hizmet yöntemlerini, projelerini, kadrolarını, uyguladığı metotları, güttüğü siyaseti onaylamıyor olabilirsiniz.
Bunu, içinde hakaret olmayan ifadelerle satırlara dökmeniz en doğal hakkınızdır.
İstifa sürecini fırsat bilip, kentinizdeki belediye başkalarına hakaret etme hakkınızın kendinizde saklı olduğunu düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz.
Eleştiri, asla karşınızdakine hakaret etme özgürlüğü değildir.
Hukuk bunun çerçevesini belirlemiştir.
Ahlâk, erdem, insanlık değerlerinden uzaklaşarak saldırmanın, hakaret etmenin, hafife almanın, küçümsemenin yanlış olduğu gerçeği hiçbir zaman göz ardı edilmemeli.
Bu değerleri unutanlara da bir gün aynıları gerekebilir.
Kentler ne kadar büyük gibi gözükse de, oraya hizmet etmiş insanların başka bir yere göçmedikleri müddetçe yine aramızda dolaşacağını unutmamalıyız.
Yarın düğünde, merasimde, cemiyette, cenazede, yüzyüze gelinecek insanların, aileleri ve onurları daha fazla yıpratılmamalı.
Unutulmamalı ki, hakarete maruz kalan isimleri beğenir ya da beğenmeyiz, yaptıklarını onaylarız ya da onaylamayız, hepsi seçildikleri kentlerin insanının yaşamını kolaylaştırmak için işbaşına getirilmişlerdi.
İstifası istenen üç belediye başkanı şimdi kendileri bir tercih yapacaklar.
Partilerinin en tepesindeki isim, görevi bırakmalarını istiyor.
Bu onların vereceği bir karar.
Üç kentin belediye başkanının bu konudaki tercihini bekleyip, göreceğiz.
Sürpriz olur mu?
Yoksa üçü de kendilerini oraya getiren partilerinin isteğine aynen yanıt verirler mi?
Ne olacaksa olsun, artık bu iş sosyal medyadaki hakaret korolarının klavyelerine daha fazla sakız edilmemeli.