Geçtiğimiz 4 Nisan Pazar günü komşu Bulgaristan’da parlamento seçimler vardı.
Seçimlerde kimi Türk adaylar da parlamentoya girdi. Türk azınlığı temsil eden partilerin parçalı ve dağınık bir görüntü verdiği son seçimde sınır dışındakiler için yeterli sandık kurulmaması yargıya taşınmış görünüyor.
Ülke dışındaki Bulgaristan vatandaşlarına yeterli sandık açılmadığı ve doğup büyüdükleri ve halen vatandaşı oldukları ülkeleri için oy vermelerinin engellemesinden rahatsızlık duyan soydaşların konuyu uluslararası yargıya taşıdıkları ve Bulgaristan’ı da Avrupa Birliği organlarına şikayet ettikleri anlaşılıyor.
Gençoğlu, “Bulgaristan’dan Türkiye’ye göç etmiş olan kardeşlerim buraya hür iradeleri ile gelmediler ve asimilasyonla göçe zorlanarak bulundukları topraklardan koparıldılar. Dolayısıyla, kardeşlerimizin gerek doğdukları gerekse yaşadıkları ülkelerde hiçbir şekilde hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın hür iradeleriyle seçme ve seçilme hakkına sahip olmaları gerekmektedir. Zira bu kardeşlerimiz dünyada eşi benzeri görülmemiş bir mezalim ve zoraki göç ile karşı karşıya kalmışlardır” dedi.
Türkiye’de bu kapsamda 350 bin çifte vatandaşın oy kullanabileceği bilinirken, sadece 35 sandık kurulmasını da eleştiren Gençoğlu, “Yeteri kadar sandık açılmaması ve yaratılan ciddi geciktirmelerden dolayı bir çok soydaşımız hem kendisinin hem de çocuklarının geleceği için önemli olan bu seçimlerde oy kullanamamıştır. Kardeşlerimizin getirilen çeşitli kurallarla maalesef oy hakkı ihlal edilmiştir. Bu durumun düzeltilmesi ve hür iradeleriyle herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın, ileride yapılacak seçimlerde oy kullanabilmelerinin temini için başta BAL-GÖÇ olmak üzere, Federasyon ve Konfederasyon nezdinde Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa Konseyi Denetim ve İnsan Hakları Komitesi, Ulusal Azınlıkların Korunması Sekretaryası, Irkçılığa ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu gibi uluslararası kuruluşlara da başvurular yapıldığını öğrenmiş bulunuyoruz” dedi.
Gençoğlu, Bulgaristan seçimlerinde Türkçe propagandanın da serbest olmasını istedi.
90’lardaki altgeçit müteahhidine veda
1989 yerel seçimleri sonrası Bursa’da işbaşına gelen DYP’li Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Teoman Özalp’in ilk yaptığı işlerden biri Atatürk Caddesi üzerindeki üç adet altgeçidi inşaa ettirmesiydi.
Biri eski Sümerbank diğeri Kozahan önü ve üçüncüsü de Atatürk Anıtı altındaki üç altgeçidi o dönem Bursa’nın öne çıkan müteahhitlerinden Ali Osman Özmen’in inşaat şirketi yapmıştı.
Büyükşehir Belediyesi o vakitler sık sık trafik kazaları yaşanan caddedeki yaya trafiğini bu altgeçitlerle yeraltına almış, yaptırdığı dükkanlardan da gelir elde etmeye başlamıştı.
Hiç unutmuyoruz.
Atatürk altgeçidinin kazısı yapılırken de, anıt karşısındaki Ziraat Bankası eski binasında heyelan sıkıntısı da yaşanmıştı.
Rize eşrafından Özmen’i daha sonraki yerel yönetim projelerinde görememiştik. Dün Olay’ın sayfalarını çevirdiğimiz de Bursa’nın 90’ların altgeçit müteahhidi Özmen’in vefat ettiğini öğrendik. Ailesinin verdiği ilandan Özmen’in naaşının Ulucami’de kılınacak namazın ardından Emirsultan Mezarlığı’na defnedileceği duyuruluyordu.
Özmen’e biz de Allah’tan rahmet, yakınların başsağlığı diliyoruz.
Orhaneli rafting merkezi oluyor
faydalanılması gerektiğini, geçmiş yönetimlerin yeterince değerlendiremediğini düşünüyoruz.
Nitekim Orhaneli Belediye Başkanı Ali Aykurt da o eksiği görmüş ki, şimdi burayı rafting sporunun merkezi haline getirmek istiyor.
Aykurt, “Orhaneli rafting merkezi olacak. 19 Mayıs tarihinde start vereceğimiz rafting parkurunda incelemeler yaptık” dedi.
Başkan Aykurt’un burayı tamamen su sporu meraklılarına ve doğa hayranlarına açacağı anlaşılıyor. Keza, kanyon başlangıcındaki sıcak su kaynağı bulunan eski hamam kalıntıları da ziyaretçilerin ilgisini çekecektir.
Buraya daha evvel kır evi yapılmış, günübirlik kanyon ziyaretçileri için de güzergahta düzenlemeler gerçekleştirilmişti.
Bölgeyi hareketlendirecek projenin Orhaneli’ne hayırlı olmasını diliyoruz.