Ekonomi haberleri ilgi alanımıza girmiyor ama konu bu kentin geleceği ile ilintiliyse oraya pür dikkat kesiliyoruz.
Önceki akşam, BTSO Başkanı İbrahim Burkay’ın davetinde, kendisini ve Bursa’ya ilişkin öngördüğü vizyonu uzun uzun dinleme fırsatı bulduk.
BTSO’nun, son dönem Bursa’nın ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşüm/ gelişiminde daha aktif rol aldığını fark ettik.
Kentin daha çok içine girmişler.
35 bin üyesi var.
Türkiye’nin en büyük odalarından biri.
Muazzam bir gelire sahip.
Bursa’nın ihracatında ikinci lokomotif il olmasında büyük katkıları var.
Kentin, ekonomik değerleriyle birlikte dünya açılması için mücadele ediyorlar.
Örneğin; çok önemsediğimiz Küresel Fuar Acentesi ile şimdiye dek hiç pasaport çıkartmamış üyelerini dünya pazarlarıyla tanıştırıyorlar.
Dünyadaki fuar ve pazarlara açılıyorlar. Yılın ilk altı ayında 28 fuara gitmişler.
Kümelenmeyle, Bursa’nın öne çıkan özelliklerini dünya ile rekabet edebilmesi adına teşvik ediyorlar.
Raylı sistem, uzay havacılık,savunma, bebe konfeksiyonu vb. gibi alanlarda sanayiciyi cesaretlendiriyorlar.
Kentimizdeki otomotiv sektörünün gelecekte Detroit gibi batmaması için şimdiden önleyici girişim başlatmışlar.
Bu konuda Stutgart modelini benimsemişler.
Bursa’nın ihracatta lokomotifliğini sürdürebilmesi için artık yeni sanayi alanlarına ihtiyaç var.
Kentin içindeki ve yakın çeperindeki OSB’ler yetmiyor.
BTSO Başkanı Burkay, yeterli büyüklükte arsa bulmadıkları için yatırımcıların başka kentlere kaydığını, bunun da Bursa’nın ihracattaki ikinciliğini zaman zaman 3 ve 4. sıraya gerilettiğine dikkat çekiyor.
Karacabey-Badırga arasında 13 milyon metrekare alan üzerine kurulacak yeni nesil organize sanayi bölgesi için Bursalılardan destek istiyor.
Aksi halde, kentin çocuklarının gelecekte iş için, Bursa’nın ensesindeki kentler olan Antep, İzmit, Maraş ve Mersin’e gitmek durumuna kalacaklarını öne sürüyor.
Bu konu tartışılıyor.
Kimileri Bursa’nın verimli tarım toprakları üzerine yeni bir OSB kurulmasına karşı.
Hatta, mevcut OSB’ler içinde yeterli alan olduğunu iddia ediyorlar.
Burkay ise, rezerv alan dışında büyük parseller olmadığını söylüyor.
Yatırımcının, birkaç dönümlük alan istemediğini dillendiriyor.
Kent, sanayi ile daha da büyüyecekse bunun önüne kimse geçemez.
Geçmişte bir otomotiv devinin Bursa’ya girişinin, görevdeki belediye başkanı tarafından engellendiğini hatırlıyoruz.
Legal alanları bulup, yeni OSB’ler açmazsanız, illegal yapılaşmayla kaçak sanayi bölgeleri oluşur.
Geçmişte böyle olmadı mı?
Sulama kanaletlerinin hemen dibine kaçak fabrikalar kurulmadı mı?
Sonradan, ıslah OSB tarzı yasallaştırma kılıfları bulunur.
Bursa’nın yeni ve yüksek teknolojili OSB’sine karşı çıkmanın kente bir yarar sağlayacağını düşünmüyoruz.
Türkiye’nin ilk OSB’ni kuran kente, ilk yüksek teknolojili OSB’ni kurmak da gerekir.
Bunu engellediğinizde, şehri diğer illerin gerisine itmiş olursunuz.
Elbette, tarım toprakları korunmalı.
Ova Koruma Protokolü’ne sahip çıkamamış bir kentte yeni planlı, legal sanayi alanları açılmasına da karşı durulmamalı.
Burkay’ın da belirttiği gibi 5. sınıf tarım toprağını verimli araziymiş gibi göstermek kamuoyunu yanıltmaktır.
Bu tartışmayı kapatıp bir de şu BTSO’nun Altıparmak’taki hizmet binasına değinmek istiyoruz.
Özel İdare’den meydan yapılmak kaydıyla alınmış alana, sonradan ucube bir yapı kondurmak BTSO’ya ve izin verenlere yakışmıyor.
BTSO’nun o binaya ihtiyacı olduğunu da sanmıyoruz.
Mümkünse, yıkılıp yeşil alan olarak kentlinin kullanımına sunulmalı.
Bir de BTSO Üniversitesi artık daha da geciktirilmemeli.