Yurdun dört bir yanını ateş sardı.
Vatanın bölünmez bütünlüğü için sınırda nöbet tutan askere bölücü hainler tarafından tuzaklar kuruluyor.
Siirt Şirvan-Pervari yolunda yitirdiğimiz 8 kahraman vatan evladı için dün yurdun dört bir yanında cenaze törenleri vardı.
Gözyaşları sel olup aktı.
Şehitlerimizden biri Bursalıydı.
Bahadır Aydın, üniversite mezunu kısa dönem vatani görevini yaparken terhisine iki ay kala bölücü hainlerin tuzağında şehit düştü.
Bahadır için dün ikindi vakti Ulucami’de düzenlenen cenaze töreni izledik.
Yurttaşlarımız gibi biz de gözyaşlarımız zor tuttuk.
Öylesi bir kalabalık vardı ki, eşine daha evvel Kelesli şehit er Samet Saraç’ın cenazesinde rastlamıştık.
Birlikte töreni izlediğimiz Harmancıklı dostumuz, bundan 30 yıl önce de Şehit Adil Kınık için Ulucami’de düzenlenen törende böylesi bir kalabalıktan bahsetti.
30 yılda değişen bir şey yok.
Yani, memlekette hepimizin sabır sınırları zorlanıyor.
Hainler sinir uçlarımıza dokunuyor.
Atatürk Caddesi’ni sağlı solu dolduran hemşerilerimiz bir yandan ağlayıp şehide dua ederken diğer yandan bölücü teröre lanet okudular.
Genci yaşlısı, 7’den 70’e herkesin gözleri nemliydi.
Vatan sevgisi herkesin gözlerinden okunabiliyordu.
Üniformalı güvenlik güçleri kortejin başındaydı.
Bahadır’ın babası zorlukla ayakta duruyordu.
Bir ara CHP Bursa İl Başkan Yardımcısı Orhan Aslan gözümüze çarptı.
Şehit babasının koluna girmiş, onunla birlikte kortejde yürüyordu.
Şehit Bahadır, bölücülerin siyasi uzantısı hariç hemen her siyasi yelpazeden insanı törende buluşturmuştu.
Bursalılar şehidine sahip çıktılar.
Askeri ve mülki erkanın yanı sıra Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ile Bursa milletvekillerinin önemli bölümü cami avlusundaydı.
Duygusal anların yaşandığı sırada siyasetçilere tepki sözleri sarf edenler de oldu.
Sloganlar kulağımızı çınlattı.
“Meclis’te PKK istemiyoruz” diye bağıran kalabalık, İmralı’daki Bölücübaşının da idam edilmesini haykırdı.
Bir süre biz de kortejde yürüdük.
Halkın sabrının taştığını görebiliyorduk.
Tepki çığ gibiydi.
Şehit haberleri beli ki, kendilerini isyan noktasına getirmiş.
“Hükümet istifa” sloganları atanlar, aslında o duygu atmosferi içinde müstafi, yenisi kurulana dek geçici hükümetin işbaşında olduğunu da unutmuşlardı.
AK Parti’nin, akan kanın durması için bir süre yürüttüğü çözüm sürecine, açılıma tepki gösterenlere de rastladık.
Çözüm süreci falan istemiyorlardı.
Aralarında Doğu ve Güneydoğu bölgemizdeki bölücü faaliyetlerin durdurulması için bizim de tasvip etmeyeceğimiz önerileri dile getirenler de vardı.
Bütün bunlar, hayatının baharında toprağa düşmüş Bahadır’ın cenazesinde öfke ile dillendirilmiş, bölücülere ve taviz verdiklerini düşündükleri siyasetçilere isyan nitelikli sözlerdi.
Siyasiler de tepkilerden fazlasıyla nasiplendi.
Ancak unutulmamalı ki, bugün dünden daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyaç var.
Şehit cenazelerini siyasi istismara kimse izin vermemeli, alet de olmamalı.
Türkiye bölücülerle uğraşırken içte de yeni bir siyasi ayrışmaya tabi tutulmamalı.
Akan kanın durması için bugün daha da çok birbirimize kenetlenmeliyiz.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.