Olay Gazetesi Bursa

BAL-GÖÇ 36 yılda hedefe ulaşabildi mi?

Komşu Bulgaristan’da 80’lerin ortasında büyük bir insanlık trajedisi baş gösterdi. Dönemin acımasız komünist rejimi, kendi ulusu altındaki Türk azınlığı asimilasyona tabi tutmaya kalktı. Soya dönüş adını verdikleri safsatayla Türk azınlığı sözde Bulgarlaştıracaklardı. Türk azınlığa öyle işkenceler uygulandı ki, dünya olup bitene seyirciydi. Türk azınlığın dil, din, eğitim, kültürel özgürlükleri askıya alındı, örf, adet ve geleneklerini […]

Komşu Bulgaristan’da 80’lerin ortasında büyük bir insanlık trajedisi baş gösterdi.

Dönemin acımasız komünist rejimi, kendi ulusu altındaki Türk azınlığı asimilasyona tabi tutmaya kalktı.

Soya dönüş adını verdikleri safsatayla Türk azınlığı sözde Bulgarlaştıracaklardı.

Türk azınlığa öyle işkenceler uygulandı ki, dünya olup bitene seyirciydi.

Türk azınlığın dil, din, eğitim, kültürel özgürlükleri askıya alındı, örf, adet ve geleneklerini yaşamalarına izin verilmedi, ibadethaneleri kapatıldı, cenazelerini bile İslami kurallara göre defnetmeleri engellendi.

Türk kimliklerinin yok sayılmasına başkaldıran onlarca soydaşımız katledildi.

Belene kamplarında işkenceye maruz kalanların büyük bölümü de Türkiye’ye göçtükten bir süre sonra yaşama veda ettiler.

Zorunlu göçle ülkemize gönderilen yüz binlerce soydaşımız ise bugün Türkiye’nin iş, siyaset, ticaret, eğitim, sağlık vb. gibi sektörlerinde çalışkanlıklarını ve girişimciliklerini ortaya koydular.

Fakat, ayyuka çıkan sorunun Bulgaristan sınırları içinde kalması da artık mümkün değildi.

İşte o günlerde, Bulgaristan’daki bu acımasız işkence, sürgün ve asimilasyonu dünyaya duyurmak ve soydaşın haklarını her platformda savunmak için merkezi Bursa’da bulunan devlet destekli bir STK kuruldu.

Merhum Mümin Gençoğlu’nun başkanlığını yaptığı BAL-GÖÇ, 17 Ocak 1985’te Bulgaristan’da olup bitenleri dünyaya aktarmak üzere yola çıktı.

Bulgaristan’da ki, insan hakları ihlallerini önlemek için Birleşmiş Milletler, İslam Konferansı Örgütü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı ve Avrupa Konseyi ile temaslar kuruldu.

Çabalar kısmen sonuç verdi. O tarihten bu yana da 36 yıl geçti.

Acaba bu sürede BAL-GÖÇ kuruluş hedeflerine tümüyle ulaşabildi mi?

Bugün Avrupa Birliği ülkesi olan Bulgaristan’da halen Türk azınlığın haklarının tam anlamıyla teslimi sağlanamadı. Asimilasyon, ambargo ve dışlama sürüyor.

Ülkede sözde Türk azınlığı temsil eden siyasi partiler Bulgarların oyuncağı oldu. Bulgar Parlamentosu’nda ve kısa süreliğine koalisyon ortağı olunduğu dönemlerde Bulgaristan hükümetinde azınlık haklarının iadesi konusunda varlık gösterilemedi.

Bugün ülkede paramparça olmuş bir siyasi Türk azınlık söz konusu.

Aynı parçalanmış ne yazık ki, 36. yılına giren Bursa’daki BAL-GÖÇ’te de yaşanıyor.

Umarız, camiada adı yeniden BAL-GÖÇ Genel Başkanlığı için geçen Prof. Dr. Emin Balkan o bütünlüğü tekrar sağlar.

Emin Hoca camianın öne çıkmış, her kesimce sevilen, sayılan bir ismi.

Prof. Dr. Yüksel Özkan’ın istifasının ardından zor dönemde Veli Öztürk’ün başkanlığa vekalet ettiği BAL-GÖÇ şimdi pandemi tedbirleri sonrası gerçekleştireceği kongreye hazırlanıyor.

 

Aşılamada umutlarımızı yeşerten hız

 

Türkiye’nin Covid-19 virüsüyle mücadelesi kimilerine göre başarısız olabilir ama bize göre ülkemiz bu konuda dünyada gıpta ile izleniyor.

Şimdi, bunun aşılama başarısıyla ile sürdüğünü görmek de sevindirici.

5 günde 1 milyon 100 bin kişilik sağlık çalışanı ordusunu aşılayabilen başka bir ülke var mıdır acaba?

Türkiye, bunu çok kısa sürede başardığını ortaya koydu. Sağlık Bakanlığı artık ikinci aşama olan, halk uygulamasına geçti.

Üstelik;

90 yaş üstündeki yurttaşlarımız sağlıkçılarımız tarafından bizzat evlerine gidilerek aşılanmaya baylandı. Öncelikli grupta yer alan huzurevleri ve yaşlı bakım evlerinde kalan vatandaşlarımızın aşılaması da sürüyor.

Aşılama için günler öncesinden hazırlığını yapan Sağlık Bakanlığı’nın güçlü bir altyapı kurduğunu görüyoruz.

Aşılamadaki bu hız, eminiz çok kısa sürede halk uygulamasında da ortaya konacaktır. 3 milyon adetlik ilk partinin ardından, diğer sipariş aşıların da kısa sürede Türkiye’ye gelmesi sağlanacaktır. Nitekim ikinci parti aşıların 25 Ocak’ta Türkiye’ye geleceği tahmin ediliyor.

Bakanlığın kendi çalışanları için başlattığı aşılama hızının vatandaşlara da moral olduğunu düşünüyoruz. Keza, aynı seri aşılamanın vatandaşa da uygulanması halinde umutlar daha da artacaktır.

 

Rakamlar düşerken gevşeme olmamalı

 

Bursa’nın adının bir ara Covid-19 virüsünün en hızlı yayıldığı kentlerin başında geçtiğini duymak üzücüydü.

Hemşerilerimiz sonrasında kurallara öyle uydu ki, artık her geçen gün pozitif vaka sayımız azalıyor.

HES kodundan kentteki kırmızı haritaların büyük ölçüde yeşile döndüğünü görmek de sevindirici. Azalan rakamları ve Bursa’nın Covid-19 tablosunu Ahmet Emin Yılmaz büyüğümüz köşesinde yazıyor.

200’e kadar indirdiğimiz o sayıları tekrar çıkarmamak için daha dikkatli davranmak zorundayız.

Hepsi bizim elimizde.

Maske, mesafe ve hijyenle bu başarıya biz de katkı koyabiliriz.