Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği’nin İstanbulluları kentimize çağıran dünkü bilboard reklamları yazımız üzerine dün Ankara’dan bir telefon aldık.
Ahizenin ucundaki isim, kentimizde 3 yıl 2 ay görev yapan, lağvedilen Köy Hizmetleri’nin eski Genel Müdürü ve İl Özel İdaresi eski Genel Sekreteri Ali Altuntaş idi.
Bursa’nın turizm pastasından hak ettiği payı alamadığı yönündeki tespitlere o da katılıyor. Bu yönde o dönem İl Özel İdaresi olarak Bursa’da başlattıkları çalışmayı hatırlatıyor.
Dönemin İl Özel İdaresi ve İl Genel Meclisi, Bursa’yı tarih turizmi destinasyonları arasına katmak için ses getiren bir proje hazırlamıştı.
Kuruluştan Kurtuluşa Bilecik Bursa Çanakkale Kültür ve Tarih Turu Projesi ile Türk tarihinin üç dönüm noktasındaki şehirlere kültür turları düzenlenerek, yeni nesilde bilinç oluşturma hedeflenmişti.
Hatta o proje Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından da sahiplenilmiş, TÜRSAB da seyahat programlarına dahil etmişti.
Projenin gelişmesi için üç kentin birden topyekun sahiplenmesi gerekiyordu.
Yeterli sahiplenme olmayınca projeden beklenen sonuç alınamadı.
Şimdi onu yeniden tozlu raflardan indirmenin tam zamanı.
Mademki, Bursa’nın bu yönde bir çabası var.
Daha çok turist, daha çok yerli ziyaretçi istiyorsa, Bursa’nın kurucu bir kent olarak Osmanlı’ya başkentlik edişi öne çıkarılmalı.
Kuruluştan Kurtuluşa projesi bu amaçla yeniden irdelenebilir.
Eski Genel Sekreter Altuntaş’ın bu hatırlatmasını Bursa Kültür Turizm ve Tanıtma Birliği de değerlendirmeli.
Bilecik gibi beylikten cihan imparatorluğuna gidişin ilk nüvelerinin atıldığı topraklar, ilk başkent Bursa ve 253 bin şehitle yeniden destan yazılan Çanakkale iyi değerlendirilebilirse, Bursa ile birlikte diğer iki şehrimiz de bundan fazlasıyla hisse alacaktır.
Bursa gerek zengin geçmişi gerekse sahip olduğu tarihi eserleriyle bugün daha fazla insanın gelip görmesi, gezmesi gereken illerimizin başında geliyor.
Her yerinden tarih fışkıran bu şehrin turizm gelirlerinden de böylece payına düşeni alacağına inanıyoruz.
Eski Genel Sekreter 3-5-7 günlük kültür turlarıyla projenin yeniden canlandırılabileceğine işaret ederek şunları söylüyor:
“Bizim insanımız bu seyahatlerde Söğüt’te Ertuğrul Gazi atasını ziyaret edecek, Bilecik’te Şeyh Edebali’de huzur bulacaktır. İznik Gölü’nün maviliklerinde verilen bir günlük molanın ardından, ‘nimet bohçasının açık ucundan yeryüzüne düşen cennet gölgesi olarak tarif edilen Bursa’da kuruluş dönemi mimarisinin en güzel örnekleriyle geçmişe bir yolculuğa çıkacak, Osmanlı sınırlarını Avrupa içlerine taşıyan şehit padişah Murat Hüdavendigâr ile iftihar ederken, hemen yanıbaşında medfun olan oğlu Şehzade Yakup Çelebi ile hüzünlenecek, 2. Murat Han’ın mütevazi türbesinin bulunduğu Muradiye Külliyesi’nde Şehzade Mustafa ve Cem Sultan türbelerinin önünde Osmanlı’da şehzade olmanın baht açıklığı olmadığını içi burkularak anlayacak, İslam’ın en büyük camilerinden biri olan Ulucami’de dualarla kaybolacaktır. Çanakkale’de de havada mermilerin nasıl çarpıştığını ve 253 bin şehidin dramını düşünecek, bu toprakların vatan olmasındaki sırrı daha iyi anlayacak.”
Altuntaş bütün bu kültür turunun ardından şehrine dönen insanların da daha çok çalışacak daha çok üretecek ve ülkesini daha çok seveceğini düşünüyor.
Bursa Avrupa Kenti ödülüne sahip bir il.
Ama geçmişini inkâr edecek de değil.
Altuntaş yazılarımızı Başkent’ten sıkı takip eden bir büyüğümüz ve dostumuz.
Umarız bu önerisi Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce yeniden masaya yatırılacaktır.
En azından Bursa’nın turizm planlarını hazırlayanlara da yol gösterici olacaktır.