Eski sistemde Cumhurbaşkanı TBMM üyeleri tarafından seçilirdi. Çok eskilerde ülke bu yüzden siyasi krizler, kaoslar, 367 garabetleri yaşamıştı. Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı seçilmesine yüksek yargı 367 garabetini dayatmış, sonrasında siyasal kriz patlak vermişti.
Sistem değişti artık cumhurbaşkanını halk seçiyor.
Fakat, burada da görüldü ki, yüzde 50+1’lik oya ulaşmak öyle kolay değil. Birden çok bileşenin desteğiyle bu oranı yakalamak gerekiyor. Bir bakıma mini koalisyonlar deneniyor.
Bundan önceki seçimlerde AK Parti’nin adayı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan MHP’nin ve BBP’nin desteğiyle birinci turda o orana ulaştı.
Fakat, 14 Mayıs’ta bir ilk yaşandı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ülke tarihinde ilk kez ikinci tura kaldı. Bu Türkiye için de bir deneyim olacaktı.
Düğüm şimdi 28 Mayıs’ta çözülecek.
En çok oyu alan Recep Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu için bir kez daha sandığa gidilecek. Seçmen iki isimden birini tercih edecek.
Düğümü yüzde 5.1 civarında oy alan Sinan Oğan’ın çözebileceği sanılıyor. Oğan’a giden oyları kim yanına çekebilirse o avantajlı olacak. Rakibine 2,5 milyon fark atan Erdoğan’ın bu konuda daha avantajlı olduğunu düşünüyoruz. Buna bir de parlamento çoğunluğu eklenince Erdoğan bize göre yarışa 1-0 önde başlamış olacak.
Fakat, belki de Oğan’a gerek kalmayacak. Türk halkı bu işi daha da uzatmadan iki isimden birinde karar kılarak bitirecek.
Sonrasında ise yüzde 50+1’lik bu sistemin değiştirilmesi tartışmaları gündeme taşınacak. Bunun sinyalini seçim gecesi Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi. Çünkü; görüldü ki, siyaseten en güçlü lider bile artık o orana ilk turda kolay ulaşamayabiliyor.
Sinan Oğan görünür de iki tarafın da şimdilik yanına çekmek istediği bir isim.
Milliyetçi kimliğiyle bilinen Oğan da 2. turda destek vereceği aday için şartlar dayatıyor.
O şartları Erdoğan ve Kılıçdaroğlu kabul eder mi?
Örneğin;
Suriyelileri sınırdışı etmeye Erdoğan sıcak yaklaşır mı? Veya, Doğu ve Güneydoğu’da Yeşil Sol’un desteğini alan Kılıçdaroğlu net biçimde, bölücü örgütün siyasal uzantısı Yeşil Sol’un desteğinden vazgeçer mi?
Çünkü; Kılıçdaroğlu bu bölgede o sayede yüzde 70’i aşan destek aldı.
Hasılı, 28 Mayıs’ta bu işe noktayı yurttaş koyacak.
KATILIM ORANI YİNE YÜKSEK OLACAK MI?
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi için 14 Mayıs’ta Türk halkının yüzde 90’ı bulan katılım oranı dünyayı hayran bırakmıştı. Türkiye demokrasi tarihinde en yüksek katılımlı seçimlerinden birini yaşadı. Fakat, bu yüksek oran cumhurbaşkanını ilk turda seçtirmeye yetmedi.
Şimdi iki hafta sonra 28 Mayıs’ta ikinci bir sandık daha gelecek önümüze.
Peki, Türk halkı yine hem yurtiçi hem de yurtdışında bu denli yüksek bir katılımla cumhurbaşkanlığı seçimine ilgi gösterecek mi?
Hem Cumhur İttifakı Adayı Recep Tayyip Erdoğan hem de Millet İttifakı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu destekleyenler aynı yüksek katılımla 28 Mayıs’ta bir kez daha sandığa koşacaklar mı?
Akıllara İstanbul’da iptal edilen ve tekrarlanan Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimleri geliyor.
Orada önde gözüken Ekrem İmamoğlu, yüksek bir oy farkıyla ikinci seçimi kazandı.
Acaba, burada bir iptal söz konusu değil ama ikinci turda Erdoğan şu an 2,5 milyon gözüken farkı ikiye katlar mı?
CHP’nin ise aradaki farkı kapatıp öne geçmesi için olağanüstü bir gayret sarf etmesi şart.
AK PARTİ KÜSKÜNLERİ NASIL GERİ KAZANACAK?
14 Mayıs’ta görüldü ki, AK Parti hem ülke hem de büyük bir oy kaybı yaşadı.
Bir bakıma ülke genelinde 2002’de aldığı oy oranına geri döndü. Yüzde 35,5’lara düşen oyu AK Parti’nin alışık olmadığı bir durum.
Keza, Bursa’da 2018 seçimlerine göre seçmen sayısı arttığı halde birinci ve ikinci bölge toplamında 45 bin oy kaybı söz konusu. Bu da sadece Bursa’da 10 bin ailenin AK Parti’ye küsüp, koptuğu anlamına geliyor.
Bursalı seçmen AK Parti’den neden uzaklaştı?
Nerede hata yapıldı, seçmen niye gönül verdiği siyasal hareketten uzaklaşmayı seçti?
İl yöneticileri ve partinin Ankara’daki kurmayları bu durumu irdeleyeceklerdir. 28 Mayıs’ta kritik bir 2. tur seçimi var. Daha evvel gönlü AK Parti’de olduğu halde çeşitli gerekçelerle uzaklaşan seçmeni kazanmanın yollarını arayacaklardır.
Sadece Bursa’da değil, ülke genelinde kaybedilen oyları geri döndürebilmenin çaresine bakacaklardır. MYK’nın toplantılarında ana gündem bu olacaktır.
AK Parti, ne kadar erken sürede küskün seçmenin gönlünü kazanırsa hem 28 Mayıs hem de 10 ay sonraki yerel seçimlerde işi kolaylaşacaktır.
Bu durum Genel Merkez yöneticilerince acil masaya yatırılması gereken bir konu olduğu ortadadır.