Olay Gazetesi Bursa

‘En karanlık gecenin çığlığı’na veda…

666 yıllık çınardan bir yaprak daha düştü. Batı Trakya Türkleri’nin sembol isimlerinden İsmail Rodoplu hayatını kaybetti. Gümülcine’nin Semetli Köyü’nde başlayıp Diyarbakır, İzmir ve Mısır’a kadar uzanan 82 yıllık bir yaşam… Büyük bölümü acı, gözyaşı ve özlem dolu. Gazetecilik yaptı ama aslında tarihçiydi. Zaten hayatı ile Batı Trakya Türkleri’nin tarihinin bir özetini yazıp gitti bu fani […]

666 yıllık çınardan bir yaprak daha düştü.

Batı Trakya Türkleri’nin sembol isimlerinden İsmail Rodoplu hayatını kaybetti.

Gümülcine’nin Semetli Köyü’nde başlayıp Diyarbakır, İzmir ve Mısır’a kadar uzanan 82 yıllık bir yaşam…

Büyük bölümü acı, gözyaşı ve özlem dolu.

Gazetecilik yaptı ama aslında tarihçiydi.

Zaten hayatı ile Batı Trakya Türkleri’nin tarihinin bir özetini yazıp gitti bu fani dünyadan…

***

Tarih de onu yazdı tabii ki…

Rahmi Ali ve Tevfik Hüseyinoğlu’nun kaleme aldığı “Yunan İç Savaşı’nda Batı Trakya Türk Azınlığı” adlı kitapta anlattıkları bende derin izler bırakmıştı.

İsmail Ağabey’in vedasının ardından bunun kısa bir özetini sizlere aktarmak istiyorum.

Okuduğunuzda ne demek istediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

***

Molla İsmail ailesi, 1947 yılında gerillaların bir akşam evlerini basmasının ardından anavatan Türkiye’ye kaçma kararı verir.

Bugün mültecilerin yaptığı yolculuğun benzeri, Gümülcine’nin Kurşunluk sahilinden bir balıkçı teknesiyle başlar.

Ailenin küçük bireyi İsmail, tekir kedisinin tekneye alınmaması ile hayatının en büyük travmalarından birini yaşar burada…

Gözyaşları arasında memleketinin yanı sıra çok sevdiği kedisine de veda eder.

İnsanların balık istifi yığıldığı ve dalgaların üzerlerinden geçtiği teknenin kaptanı, onları sessiz, sakin bir yere bırakarak ortadan kaybolur.

Birkaç gün sonra kendilerini alan hayvan taşıyan bir gemiyle İstanbul’a ulaşabilirler.

Sığınma talebinin ardından Diyarbakır’a gönderilirler.

İradeleri dışında belirlenen yeni adresleri Köprübaşı Köyü olur.

Orada kendilerine ev, tarla verilir ama bir süre sonra burada yapamayacaklarını anlarlar.

Çünkü her şey Batı Trakya’dan çok farklıdır.

İkinci adresleri İzmir olur.

Yakınlarının yanında yeni bir hayata tutunmaya çalışsalar da yine yapamazlar.

Annenin de bu zorlu göçte yaşadıkları nedeniyle psikolojisi bozulmuş, rahatsızlığı iyice artmıştır.

Aile, 1952 yılında tekrar Batı Trakya’ya dönme kararı verir.

Ve 5 yıl sonra yeniden Gümülcine…

14 yaşındaki İsmail Rodoplu, köyündeki eve adım attığı anda gözyaşları arasında bahçelerindeki asmanın direğine öyle bir sarılır ki kelimelerle anlatılamaz ve dilinden şu sözler dökülür:

‘Ya Rabbi, bizi bir daha bu evimizden uzaklara gönderme.’

Rodoplu, elde, avuçta bir şey kalmamasına rağmen yeniden memlekete gelmiş olmanın sevinciyle o gün hayata nasıl umutla tutunduklarını da yıllar sonra şu sözlerle açıklar:

Evet hiçbir şeyimiz yoktu ama doğduğumuz evimiz, ilk adımlarımızı attığımız köyümüz, onun sokakları vardı. Bugün olmayanların, olacağına olan güvenimiz, ümidimiz vardı.’

***

İşte o ümit yeniden hayata bağladı İsmail Rodoplu’yu…

Çalıştı, okudu ve başardı.

Mısır’da El Ezher Üniversitesi Tarih bölümünden mezun oldu.

1977 yılında Gümülcine’ye döndü.

‘Gerçek’ isimli gazeteyi çıkardı.

Türk Azınlığın haklı davasının sembol isimlerinden biri haline geldi.

1989 yılında da, Türk Azınlığın büyük destek verdiği ‘Bağımsız Liste’ onu Rodop Milletvekili olarak Yunanistan Parlamentosu’na taşıdı.

***

Türk Azınlığa yönelik baskıların iyice arttığı dönemdeki milletvekilliği görevinde, Batı Trakya’nın ‘en karanlık’ gününü yaşadı.

29 Ocak 1990 tarihinde Gümülcine’de Türklere ait işyerlerine ve Azınlık fertlerine yönelik saldırılar, onun milletvekilliğine denk geldi.

Gözleri dönmüş saldırgan Yunanlıların elinden bir arkadaşının işyerine sığınarak kurtuldu.

O işyerinin telefonundan dönemin Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mesut Yılmaz kendisine ulaştı.

Rodoplu, Yılmaz’a şu sözleri söyledi:

“Türk Azınlığın can ve mal güvenliği kalmadı. Akıbeti meçhul karanlık bir geceye giriyoruz. Allah’tan ve sizden başka hiçbir güvencemiz yok.”

***

İşte böyle…

Zorlu, mücadele dolu yıllar, İsmail Ağabey’i fazlasıyla yordu tabii ki…

Kendisi 2010 yılında felç geçirdi.

Bunun bıraktığı ağır yüke düne kadar direnebildi.

Geride hoş bir seda bırakarak ebediyete yürüdü.

Batı Trakya onu hiç unutmayacak.

Kimi davaya katkıları, kimi yazdıkları ve anlattıkları, kimi mütevazı kişiliği, kimi hoş sohbeti, kimi İmaret sahilindeki günleriyle hatırlayacak…

Batı Trakya’nın ve yakınlarının başı sağ olsun.

Allah mekânını cennet eylesin.