Bir halk düşünün…
Evinin çatısında bir kiremidi dahi değiştirmesi yasak.
Ehliyeti rüyasında göremez.
Belirli bölgelere giriş çıkışı izne tabi…
Ana dilindeki yayını izlemesi, dinlemesi engelleniyor.
Okumaması için her şey yapılıyor.
Avlanması yasak; ruhsat verilmediği gibi av silahlarına da el konulmuş.
Minarelerinden yükselen ezan sesinin kısılması isteniyor.
Kamu kurumlarında ikinci sınıf insan muamelesi görüyor.
Anavatandan çocuğuna aldığı muz, şeker ülkeye girişte çöpe atılıyor.
İmamı, öğretmeni inanılmaz baskılar altında.
Memur yapılmıyor.
Taksi plakası verilmiyor.
On binlerce ferdi bir gecede vatandaşlıktan çıkarılıyor.
***
Buna karşın…
O insanlar vergi veriyor, askerlik yapıyor, üretiyor.
Kısacası vatandaşlık görevlerini eksiksiz yerine getiriyor.
Geçmişte çok daha büyük acılar yaşadıklarından olsa gerek, her türlü zorluğu sineye çekiyor.
Ta ki etnik kimlikleri inkar edilinceye kadar.
Adında ‘Türk’ kelimesi yer alan sivil toplum kuruluşlarının mahkeme kararı ile kapatılması kesinleşince bir aslan gibi kükrüyor.
Bunlar…
Lozan Antlaşması ile Yunanistan’a emanet edilen Batı Trakya Türkleri.
***
29 Ocak 1988’de ‘Artık yeter’ dediler.
Akın akın Gümülcine’ye yürüdüler.
Engellemelere, polis şiddetine rağmen ‘Türküz’ diye haykırdılar.
Dövülenler de oldu.
Nezarethanelerde işkence sonucu ölenler de…
Ama yılmadılar.
Her türlü zorluğa rağmen yaşadıkları zulmü dünyaya duyurmayı başardılar.
Ve…
Bir umut beklemeye başladılar.
Atina direndi.
İki yıl sonra yine 29 Ocak’ta bu kez anma etkinliği planlandı.
Ancak gizli bir el devreye girdi.
Hastanede bir Türk’ün kendisi gibi tedavi gören Yunan’ı öldürdüğü yalanını hızla yaydı.
Hazır bekletilen bir grup faşist Yunanlı, polis koruması altında Gümülcine ve İskeçe’de Türklere ait ne kadar işyeri varsa yağmaladı.
Yunanistan tarihine kara bir leke olarak geçen o gün çok sayıda Türk dövüldü.
Karakollarda işkence gördü.
İnanmak zor biliyorum ama tüm bunlar Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’da oldu.
O günden bu yana Batı Trakya Türkleri 29 Ocak’ı ‘Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü’ olarak anıyor.
***
Peki o karanlık günlerden bu yana Gümülcine’de, İskeçe’de, Dedeağaç’ta ne değişti?
Başta Dr. Sadık Ahmet olmak üzere azınlık liderleri hayatları pahasına Avrupa’da her kapıyı çaldı.
İnsan hakları kuruluşları devreye girdi.
Yunanistan köşeye sıkıştı.
Vatandaşlık haklarını kısıtlı da olsa vermek zorunda kaldı.
Lozan’da elde edilen Azınlık haklarında ise bir arpa boyu yol alınamadı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), kapatılan diğer STK’lar için de emsal niteliği taşıyan İskeçe Türk Birliği (İTB) lehine kararı, Atina tarafından yıllardır uygulanmıyor.
Burada bir parantez açarak, söz konusu davanın, AİHM’e taşınması için Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği (BTTDD) eski Genel Başkanı merhum Dr. Erol Kaşifoğlu’nun ‘İskeçe Kriterleri’ hamlesini hatırlattıktan sonra tekrar konumuza dönelim.
STK’ların tabelalarında ‘Türk’ kelimesine hala izin yok.
Etnik kimlik inkarı sürüyor.
Bunlara son yıllarda bir de ekonomik kriz ve göç eklendi.
Türk azınlık mum gibi eriyor.
Özellikle köyler boşalıyor.
Eğitimli gençler bile şansını Avrupa ülkelerinde arıyor.
Türk ilkokulları tek tek kapatılıyor.
Seçilmiş müftülerin görev yapmasına izin verilmiyor.
Hatta Atina mevcut imamların yerine yeni imam yetiştirmeyi planlıyor.
Milyonlarca Euro değerindeki vakıf malları Yunanistan’ın elinde adeta heba oluyor.
Ne gelirinden ne giderinden azınlığın haberi yok.
Özetle durum bu…
***
Bugün takvim yaprakları yine 29 Ocak’ı gösteriyor.
Gümülcine, İskeçe, Dedeağaç, Selanik, Rodos, İstanköy’ün yanı sıra, anavatan Türkiye’de İstanbul, İzmit, Bursa, İzmir, Soma, Yalova, Sakarya, Keşan başta olmak üzere birçok noktada anmalar yapılacak.
Yapılmalı…
29 Ocak’ı unutmak tarihi unutmaktır.
Dr. Sadık Ahmet, Mehmet Emin Aga, İsmail Rodoplu, Selahattin Yıldız, Erol Kaşifoğlu ve geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Tahsin Salihoğlu gibi Hakk’ın rahmetine kavuşmuş kahramanların kemiklerini sızlatmaktır.
Ama anmak yetmiyor.
Bugün Batı Trakya tarihinde olmadığı kadar göç veriyor.
Kalanlar da yaşam mücadelesi…
Böyle giderse Batı Trakya’da hak aramak bir yana 29 Ocak’ı anacak Türk kalmayacak.
Batı Trakya’da soydaşların büyük bölümünün gündemi çok farklı.
Çoğu, bugün 29 Ocak’ı hatırlamayacak bile…
Nasıl hatırlasın ki…
Hemen hepsi geçim derdinde…
‘3-5 Euro destek hesaplara yattı mı acaba’, ‘Hay Allah elektrik faturasının son günü nasıl ödeyeceğim’, ‘Tütün paraları ve destek primi ne zaman yatacak’, ‘Bu mazot ve zirai ilaç fiyatlarıyla tarlayı nasıl ekip biçeceğim’, Havalar iyice soğudu odun yetecek mi’, ‘Üniversitedeki çoçuğa para gönderme zamanı geliyor galiba’, ‘Oğlum Hollanda’ya gitmeyi kafaya koymuş nasıl durdururum bilemiyorum’ soruları arasında sıkışıp kalmış.
***
O nedenle…
Zaman…
Kişisel çıkarlar, siyasi hırslar ve koltuk sevdaları uğruna bölünme değil, 29 Ocak ruhuyla bir ve beraber olma zamanı…
Zaman…
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Batı Trakya Türklerine her zamankinden daha fazla sahip çıkma zamanı…
Zaman…
Anavatanda davanın 75 yıllık kalesi Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği’ne (BTTDD) vurulmak istenen balyoza karşı dimdik durma zamanı…
Zira…
Yaşananlar Yunanistan’ın ekmeğine yağ sürüyor.
Atina, yıllardır Batı Trakya Türklerini bölmek, derneklerini kapatmak, ekonomik olarak çökertmek ve göçe zorlamak için çalışmıyor mu?