Hafta sonu Muradiye Devlet Hastanesi’nde tedavi gören bir yakınımı ziyarete gittim. Hastamızın kaldığı bölüm Nefroloji. Tatil günü olmasına rağmen nöbetçi personel (hemşire, temizlikçi vs) hastaların her türlü ihtiyacını karşılamak için özenle görevini yapmaya gayret ediyordu. Zor şartlara rağmen görevlerini titizlikle yapan tüm çalışanları yürekten kutluyorum. Zor şartlarda diyorum, çünkü hastalar Avrupa kenti Bursa’mıza yakışmayan ortamda tedavi mücadelesi vermektedirler. Ben sıradan bir vatandaş olarak hastaların kaldıkları odaları gördüğümde Bursa’mız ve ülkem adına utandım. Normal şartlarda bir hastanın kalabileceği 12-13 m2 büyüklüğünde olan bu odalarda 3-4 hasta yatmaktadır. Ve genelde yatanların çoğu yaşlı ve ağır durumda oldukları için, yanlarında refakatçi de kalmaktadır. Bu durumun yarattığı ekstra sıkıntıları siz düşünün… Hani sosyal devlet, hani yaşam kalitemiz, hani sağlık hizmetlerinde devrim yapılmıştı… Tek kişilik odalar da varmış, ancak çok az sayıda olduğu için, talebi karşılayamıyorlarmış. Evet, şu bir gerçek, Bursa’mıza son yıllarda çok ciddi yatırımlar yapıldı. Ancak hastalara yatak sayısı konusunda bana göre devletimiz sınıfta kalmıştır. Halbuki çok hızlı büyüyen Bursa’nın en önemli sorunlarından biri yıllardır devlet hastanelerinin yetersizliğidir. Buna karşın özel hastanelerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Ve durum böyle olunca şartları çok daha iyi olduğu için, parası olanlar özel hastaneleri tercih etmektedirler.
Ben burada Nefroloji servisindeki manzarayı aktardım, ancak diğer servislerde durumun farklı olduğunu söylemek çok zor. Ben buradan ilgili kurumlara ve yetkililere seslenmek istiyorum: Lütfen bir gün habersiz bu hastaneyi ziyaret etsinler ve hastaların durumunu yerinde görsünler.
Son olarak: Devlet Hastanelerinde bu zor şartlarda hizmet veren tüm doktorları, hemşireleri ve yardımcı personeli gerçekten kutlamak gerekiyor, çünkü bu durum en çok onları etkilemektedir.
Saygılarımla,
Şazi Çavuşoğlu
Ankara Yolu trafiğinde 3 kritik nokta
Sabah saatlerinde Ankara istikametine gidiş yolu üzerinde Almira Oteli’nden başlayıp Yüksek İhtisas Hastanesi’ne kadar olan bölümde trafiğin tıkandığı noktalara çözüm gerekiyor. Birincisi Kent Meydanı ayrımı… İkincisi Gökdere ayrımı… Üçüncüsü de Tapu dairelerinin bulunduğu mevki…
Tapu daireleri önü şimdilerde eskisine göre biraz daha iyi sanki. Ama diğer ikisi tam bir kâbus. Trafikteki yoğunluk yetmiyormuş gibi bir de kaldırım kenarlarına park edilen araçlar… Belediye oralardan para kazanmasa mali sıkıntıya mı girer?
Sabah saatlerinde kimse keyfine araba kullanmıyor Ankara istikametinde. Çoğunluk işine gidiyor; bir de hastaneye…
Tren var diyeceksiniz ama istasyona ulaşım sorunu da var. İstasyona arabayla gidilse, o zaman da park sorunu var. Yani bu şekliyle trenin trafik yoğunluğunu azaltması söz konusu olamıyor. O zaman, araç trafiğini, kritik noktalara çözüm getirerek rahatlatmaktan başka çare görünmüyor. Adı saklı tekstil mühendisi
Trafik sıkışıklığı çileden çıkarıyor
Yıldırım’da Erikli Caddesi’nde uzun zamandır büyük sıkıntı yaratan trafik yoğunluğu artık vatandaşları isyan ettiriyor. Özellikle akşam saatlerinde cadde üzerinde alışveriş merkezlerinin yoğun olduğu bölgelere araçların yan yana çift park yapmaları trafik yoğunluğunu çekilmez hale getiriyor. Yeteri kadar açık otoparkın olmayışından dolayı araç sahipleri boş buldukları cadde ve sokaklara araçlarını park etmek zorunda kalıyorlar. Birçok sürücü için bu yoğun trafikte araç sürmek zulüm geliyor. Araçlarımız nerdeyse tampon tampona giderken, bu da sık sık kazaları beraberinde getiriyor. Yetkililerden trafik yoğunluğunu ferahlatacak çözümler bekliyoruz.
Çetin Gürgen