Bir gerçeği vurgulamak gerekiyor. Ülkemizde nüfus artışı ile sosyal faaliyetler maalesef paralel gitmiyor. İhtiyaç fazlası cami için yapılan harcamalar buna örnek. Bundan Diyanet İşleri Başkanlığı da zaman zaman şikayetçi olmakta. Ne hikmetse insanlarımız sadece cuma, kutsal bayramlar ve kandil günlerinde camileri dolduruyor. Diğer günlerde ibadethaneler bomboş kalıyor. Hatta bir çok yerde sabah namazlarına gelinmediği için […]
Bir gerçeği vurgulamak gerekiyor. Ülkemizde nüfus artışı ile sosyal faaliyetler maalesef paralel gitmiyor. İhtiyaç fazlası cami için yapılan harcamalar buna örnek. Bundan Diyanet İşleri Başkanlığı da zaman zaman şikayetçi olmakta. Ne hikmetse insanlarımız sadece cuma, kutsal bayramlar ve kandil günlerinde camileri dolduruyor. Diğer günlerde ibadethaneler bomboş kalıyor. Hatta bir çok yerde sabah namazlarına gelinmediği için imamlar camilerini sabah açmayıp kapalı tutuyor. Buna rağmen devamlı olarak bütün camilerden cuma günleri cemaatten cami yapımı için bağış toplanıyor. Oysa yeterli sayıda hatta fazla sayılabilecek cami mevcut . Acilen okul ve hastane binalarına ihtiyaç duyulurken cami yapımı için harcanan para israf ve israf da ne olursa olsun inancımıza göre doğru değildir. Bugün hastanelerimiz hınca hınç dolu. Büyük bir izdiham var ve doktorlarımız hastalara yetişemiyor. Ayrıca hastalarımız yatacak yer olmadığı için başka bir hastaneye sevk ediliyor. Yine MR, tomografi gibi tetkikleri gece saat 3-4 gibi hastaneye gelip yaptırmaları gerekiyor. Bunun yanısıra okullarımızın azlığı, öğrencilerin fazlalılığı yüzünden sınıflarda 40-50 mevcut yer alıyor. Öğrenci sıralarına 3-4 kişi oturarak öğrenim görmeye çalışıyor. Bir öğretmen bu kalabalıkta hangi öğrenciyle yakından ilgilenir ve yeterli bilgi verebilir, mümkün değil. Dinimizi, diyanetimizi öğrenebileceğimiz, ibadetlerimizi yapabileceğimiz cami, kuran kursu binaları elbette olacak. Fakat diğer yandan sağlığımız için hastanelere, tahsilimizi, bilgilerimizi çoğaltacak, ilim irfan sahibi olmamızı sağlayacak okul binalarına da çok ihtiyacımız var. Saygılarımla.
Erdoğan Evcan
Duraklara kamera konulsun
Nilüfer’de oturan 76 yaşında bir vatandaşım. Gerek ilçemizde gerekse Bursa’nın hemen her yerinde otobüs duraklarına özel araçların park etmesi şehrimizin genel sorunu. Ben elimden geldiğince durumu yetkili makamlara bildiriyorum ama bir netice alamıyorum. Örneğin yeni yapılan Agora Çarşısının otobüs durağı günün her saatinde otomobillerin otopark yeri. Bu durum yolun daralmasına da neden oluyor. Toplu taşıma araçları duraklara yanaşamıyor. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Benim bir önerim var: Belli başlı duraklara kamera konulsun. Buralara park eden araçlar tespit edilsin. Cezalar yağmaya başlasın ki akıllar da başa gelsin. Üstelik tahsil edilecek cezalarla kameralara ödenen para kısa sürede çıkar. Uygulamanın caydırıcılık yaratacağını düşünüyorum.
İsmet Tuz
Metruk ev ürkütüyor
Boyalıca Mahallesi Atatürk Caddesi’nde bulunan metruk bir ev tinercilerin ve uyuşturucu madde bağımlılarının meskeni oldu. Mahallemiz 4 bin nüfusuyla İznik’in en büyük yerleşim yerlerinden birisi. Metruk evde ısınmak için yakılan ateşler yüreğimizi ağzımıza getiriyor. Çıkacak bir yangının tüm mlahalleyi sarmasından endişe ediyoruz. Yangın olmasa dahi burada barınanların durumu bizleri ürkütüyor. Bu arada iyice dökülmeye başlayan metruk ev ayrıca görüntü kirliliği yaratıyor. Kaymakamlık ya da belediye bu soruna el atmalı, metruk ev yıkılarak ortadan kaldırılmalıdır.
