Yediğimiz, içtiğimiz gıdaların ne kadarı sağlıklı? Ne kadarı denetleniyor? Gıda denetimlerinin yeterli yapılamadığı hatta hiç yapılamadığı yaşadığımız at eti skandalıyla ortaya çıktı. Bu etlerin Nilüfer’ de satılması en başta vatandaşı tedirgin etti.

Bursa’da 20 bini aşkın gıda işletmesi mevcut. Buraları denetlemekle sorumlu Tarım İl Müdürlüğü’nde personel sayısı sadece 90. Bunların yarısı ise masa başında çalışan. Bu bile işin vahametini ortaya koymakta.

Bu ne biçim bir iştir ki skandalın biri bitmeden bir başkası yaşandı. Bu kez Otosansit’te bir aracın bagajında, çalınan bir atın kesilmiş eti polis tarafından ele geçirildi. Bu da kimbilir nerelerde satılacaktı. Nasıl olsa denetimden eser yok.

Skandallar peş peşe patlak verirken en başta Tarım İl Müdürlüğü’nden çıt çıkmaması olacak iş değil. Tamam kesin sonuç almak için bekliyor olabilirsiniz. Ama bunun da bir haddi var. Vatandaşlar olsun töhmet altında kalan işyerleri olsun sabır taşı değiller.

Bir İl Müdürlüğü kamuoyuna günlük bilgilendirmede mi yapamaz? Nilüfer’de oturan vatandaşlar olarak at eti skandalına ait ayrıntılı ve aydınlatıcı açıklamalar yapılmasını beklemekteyiz. Aradan geçen günlere rağmen bunun yapılmaması hem bizleri hem de gıda ile ilgili firmaları tedirgin etmektedir.

Öyle ki ortada dolaşan firma isimlerinden hangisinin gerçekten bu işle ilgili olduğu bilinmemekte. İşini düzgün yapan işletmeler de şüphe altında kalmaktadır. Belirsizlik ise kaygıları artırmaktadır.

M. DEMİR

38′ de ‘takır tukur’ sesler

Terminal yolculuğunda her defasında dikkatimi çeken bir durum var. 38 Hat nolu araçların alt kısmından ‘takır tukur’ sesler geliyor. Ayrıca bazı kapılar iniş sırasında açılmıyor. Kapı üzeri uyarı lambalarının bir kısmı ise çalışmıyor. İniş butonlarından kırık olanlar var yenilenmiyor. Otobüs lastiklari ve araç bakımları için vatandaşlar devamlı yazıyor. Bazıları seyrekte olsa egzozundan kara duman çıkarıyor bu da çözümlenmedi. Çözüm getirilmediği için mi bu sorunlar hatta araç yangını oluyor. Benim endişem ileride vahim olaylar meydana gelmesin. Çünkü yoğun seferlerle ve aşırı kalabalık taşınmakta.

38 hat nolu otobüslerin en fazla şikayet aldığı konulardan biri de zamanında gelmemesi. Çoğu zaman belirli saatlerde sefer aralıklarının fazlalığından mı, süratten mi nedendir saati aksıyor. Bir araç geç kaldığında durakta yolcu sayısı katlanıyor. Gelen araca balık istifi biniliyor. Şehirlerarası bilet alan yolcunun otobüsü kalkacak, saati yaklaşmış veya yolcusu gelmiş bekliyor. Mecburen binmek durumunda kalıyor. Kısa bir süre sonra aynı durağa başka 38 geliyor. Bu otobüs ise az kişiyle Terminale gidiyor. Belki Terminal-Heykel hattında da bu şekilde sefer yapıyor. Anlaşılan masa başı ve uydu çalışmaları ile ulaşımdaki sıkıntılar giderilemiyor. Giderilemez de. sorumluların bu araçlara binip yerinde tespit etmeleri şart. Çözüme yerinde tespit ve müdahale ile ulaşılır.

Kemal BAŞEREN

Çatı ve oturma izni

Demirtaş’ta oturuyorum. 1 sene önce buradan bir daire satın aldım ve zaman diliminde dairemin elektrik ve suyu için şantiye aboneliği olarak ödemede bulundum. Daireyi aldığım firmadan binanın oturma izinlerinin alamadıklarını ve bunun binanın çatısından kaynaklandığı bilgisini edindim. Çatının % 45 eğiminin sağlanmadığından verilmediğini de belediyedeki yetkililerden öğrendim. Evet tüm mesele yükseklik olarak değil %45 eğim’den. Bu nasıl iştir. Şehrin her tarafında yapılan yüksek katlı bina ve inşaatlar varken bunların yükseklikleri görünmüyor da orta gelirli vatandaşın aldığı dairenin yüzde 45 eğimi nasıl görünüyor. Eşitlik ve adalet istiyorum.

Adının açıklanmasını istemiyor