Koronavirüsle mücadelede çalışmaların sonuç vermesi sonrası normalleşmenin başlamasıyla birlikte ‘yeni normal hayata’ başladık.
‘Yeni normal hayat’tan kast edilen, bundan sonra yaşamımızın bir süre daha eskisi gibi olamayacağı, gerekli tedbirlerin alınmasının şart olduğu gerçeği.
Alınması gereken önlemlerin en başında maske, sosyal mesafe ve hijyenin hayatımızın bir parçası haline gelmesidir.
Ancak, ne yazık ki maskeyi kullanmayı öğrenemedik ve maskeyi bir aksesuar gibi görmeye başladık.
Tıbbi maske bir aksesuar asla değildir ve virüsten korunmak için bilim insanlarının ifade ettiği şekliyle yani burun ve ağzın mutlaka kapalı tutulması çok önemli. Ancak bu şekilde takılırsa bir anlam ifade ediyor maske.
Maskeyi burnu açıkta bırakarak veya çene altına indirerek önlem almış olmuyorsunuz. Bu şekilde korunma kesinlikle sağlamıyor.
Ceza korkusuyla değil, kendi sağlığımız, sevdiklerimizin ve toplumun sağlığı için bilimin gösterdiği şekilde maskeyi doğru kullanmak zorundayız.
Şunun artık farkına varmamız gerek, bu virüsün şakası yok.
‘Bana bir şey olmaz’ deme lüksümüz olmadığı gibi, başkalarına da bulaştırma hakkımız yok.
Bu hastalığı geçirenlerin hikâyelerini televizyon ve gazetelerde okuyoruz, çevremizde görüyoruz.
Özellikle toplu ulaşım araçlarında bu risk gittikçe artıyor.
Ancak trende 10-15 dakika sıkıntı çekmek hastanede sıkıntı çekmekten iyidir.
Toplu ulaşım araçlarında maskesiz seyahat yasak.
İstasyonlarda gördüğüm, yolcu turnikeden geçmek için maskeyi uygun takıyor sonra istasyona çıkıp trene bindiği gibi çenesinin altına indiriyor.
Akşam saatlerindeki yoğunluğu düşününce tehlike daha iyi anlaşılır sanırım.
Trende sosyal mesafe maalesef zaten yok. Tek güvencemiz maske ve hijyen burada.
Özetle diyebiliriz ki, maske, sosyal mesafe ve hijyen artık hayatımızın bir parçası.
Önerim, istasyonlarda yapılan ‘maskenin nasıl kullanılacağı’ şeklindeki anonsun seyahat sırasında tren içinde de yapılması.
Çünkü, çevremizde maskeyi uygun takmayanları uyarmaya kalktığımızda hiç de hoş olmayan durumlarla karşılayabiliyoruz.
Ayrıca özellikle akşam saatlerinde minibüslerdeki yoğunluğu görünce tedirgin olmamak elde değil.
İstanbul’daki minibüsler gibi olmasa da yine de bir yoğunluk göze çarpıyor.
Bu konuda da yetkililerin, sürücülerin ve yolcuların azami dikkat etmesi gerekir diye düşünüyorum.
Bir vatandaş