Kentlerdeki yapıların ömrü ve kullanım süresi sınırlı. Çatalfırın Viyadüğü de ömrünü tamamladı. Zira Cumhuriyet Caddesi`nin araç trafiğine kapatılması bu viyadüğün işlevini yitirmesini sağladı. Ancak konumuz bununla değil, viyadüğün alt tarafında yer alan kaldırımla ilgili. Zira bu kesimde dikkatlerden kaçmayan bir görüntü mevcut. Daha önce yayalar tarafından kullanılan kaldırım demir parmaklıklarla kapatıldı. Yayaların buradan geçişi trafik açısından tehlikeli bulunmuş. Önlem olarak bu yönteme başvurulmuş. Bunlar söylenenler. Zira bu konuda yapılan bir açıklama yok. Rivayete göre ise bir de tabela dikilmiş `yaya geçişine kapalı` yazılı. Ama bu tabelanın yerinde şimdi yeller esiyor.
Çevresinden geçenler demir parmaklıklarla karşılaşınca şaşırıyor, bu alanın neden kapatıldığını da merak ediyor. `Kaldırımları koruma altına mı aldılar acep` diyenler var. İşlek ve göz önünde olan bir yerde bu bölümün atıl bırakılması göze batmakta. Yayaları koruma amaçlıysa niyet, diyecek bir şey yok. Ama yöntem sakil. Geçici bir önlem olarak başvurulsa da. Hatta fıkra gibi; betonu, kaldırımı demirlerle çevirmek. Sonra bu alan öyle boş mu bırakılır? En azından yeşille buluşturmak çok mu zor? Hatta yeşil beyaz bir görünüm hem anlamlı hem manzaralı olur. İyi de olur. Yazımızın başındaki Çatalfırın viyadüğün gelince. İleride bu konuya ayrıntılı değiniriz. Hazırlıklar kaldırılması yönünde. Bu gerçekleştiğinde kent estetiği ve silüetini etkileyen görüntü kirliliği de ortadan kalkmış olacak. Araçlara yol üzerinden dönüş sağlanacak.
Mustafa YANIK
35-S` de kalabalıktan nefes alınamıyor
Organize Sanayi – Küçük Sanayi arasında yolcu taşıyan 35-S otobüslerinde her sabah 07.30-08.30 ve akşam 18.00 – 19.30 arası aşırı derecede izdiham yaşanıyor. Belediye defalarca aranmasına rağmen hiç kimse bu konuyla ilgilenmiyor. En azından iş giriş çıkış yoğunluğunun yaşandığı bu saatlerde büyük otobüs konulması bu kadar mı imkansız ? Yetkililer bir kez olsun bu saatlerde bu otobüslere binsinler bakalım.21 kişilik kapasitesi olan bu küçük otobüslerde 45 kişiye yakın insan taşınıyor. Yollarda bir çok vatandaş otobüse binemezken , otobüsün içeri nefes alınmaz hale geliyor. Bu ağırlıktan yaşanacak bir kaza sonrası yetkililer nasıl bir açıklama yapacak , vicdanları nasıl rahat olacak ? Bu kadar mı zor bu talebe karşılık vermek. Sadece bir akşam olarak gelin ve otobüslerin halini görün. İnsanlara bu eziyeti çektirmeyin artık.
M.B
`Kitap Günleri `yaygınlaşmalı
Nilüfer` de `Kitap Günleri` düzenlenmesi okumayı teşvikte önemli bir adım ama okumayı toplum olarak sevmediğimiz de bir gerçek. Okuma günlerinin yaygınlaşması ise arzulanan bir gelişme. Kitap okuma konusunda ne yazık ki istenen seviyelerde değiliz, Japonya, Amerika ve Avrupa’nın farklı ülkeleriyle kıyaslandığında gerilerdeyiz. Çocuklara sadece ‘kitap oku’ demekle bu alışkanlık kazandırılmıyor. Anne, baba ve öğretmenler olarak önce bizim okumamız gerekiyor. Toplum olarak televizyonu, interneti, tabletleri bir süre kapatıp belli sürelerde kitap okumaya zaman ayırmamız gerekiyor. Tarih, bilim, felsefe, edebiyat gibi temel konularda ilgi alanlarına göre küçük yaşlardan itibaren kitap programı yapmak gerekiyor. Bir de kitapçıya gidip birlikte kitap seçme çok önemli.
Ömer OSMANOĞLU