İnsanlık koronavirüs gibi büyük bir felaketle karşı karşıya. Devletler ve bilim insanları bunun için mücadele etmekte.
Sağlık çalışanları, doktorlar, hastaları kurtarmaya çalışırken, bilim insanları da aşı ve ilaç bulmak için canhıraş bir özveriyle bu felaketten dünyayı kurtarmanın derdinde.
Ancak, ne yazık ki bu ciddi durumu istismar etmeye çalışan insanlar da türemeye başladı.
En üzücü yanı da dini söylemleri kullanarak bunu yapmaları.
İnsanların dini duygularının alabildiğince istismar edilmesi.
Yani, hurafeler üretip inançlı insanları yanlış yönlendirmeleri.
Üstüne üstlük ses kayıtlarında, videolarda ‘yeminli’ ifadelerle rüyalar üretip anlatmak hiçbir Müslümana yakışmayacak tamamen art niyetli paylaşımlar.
Aktar dükkânı gibi otlarla virüsten korunma yöntemlerini tarif eden rüyalar.
Ya da yemek, reçel tarifiyle anlatılan rüyalar.
Gerçi bu rüyaların gerçek olmadığı, uydurulduğu kısa bir süre sonra anlaşılıyor ama bir kere sosyal medyaya düştü mü hızla yayılıyor.
Olmadı insanları daha tedirgin eden abuk subuk dedikodular çıkarıyorlar.
‘Erzak stoklayın… Şu kadar insan ölecek… Gece havadan helikopterle dezenfektan sıkılacak…’ gibi daha neler neler…
Şu bir gerçek ki, itikadi anlamda Müslümanlar açısından bağlayıcılığı olan, ‘rüya ile amel edilmez’…
Ayrıca, yine inanç bakımından Müslümanlar açısından ‘devletin aldığı kararlar Müslümanları bağlayıcıdır’.
Yani, devlet umumu ilgilendiren bir karar aldıysa bu karara herkes uymak zorundadır.
Bu hem devlet olmanın bir gereği hem de dinin de gereğidir.
Bunun aksiyle uğraşmak, rüyalarla amel etmek, devletin aldığı kararların tersini yapmaya çalışmak vebaldir.
Hatta, konu sağlık ve insan hayatı olunca İslam’ın hassasiyeti küçümsenmeyecek kadar önemlidir.
Bunu dini kaynaklarda açıkça görebiliriz zaten.
Sonuç olarak, bilim insanlarımızla, sağlık çalışanlarımızla, devletimizin ilgili kurumları ve yetkilileriyle toplum sürekli bilgilendirilmekte, yapılması gerekenler her gün açıklanmakta.
Bize düşen devletin açıkladığı kurallara, kanunlara harfiyen uymak, doğru bilgiyi bilim insanlarından almak.
Bu dini duyguların istismarı konusunda da Diyanet İşleri’nin, müftülüklerin de toplumu bu hurafelerden uzak tutmak, doğru bilgilendirmek adına bir şeyler yapması gerektiğine inanıyorum.
İnsan sağlığı ve hayatı hurafelere kurban edilemeyecek kadar kutsaldır ve önemlidir.
Sağlıkla kalın…