Sömestr tatili dolayısıyla maaile toplanıp düştük Uludağ yollarına. Ancak vardığımızda hiçbir şey hayal ettiğimiz gibi olmadı. Kocaman kocaman otobüsler, arabalar… Arabalara sığmayıp kamyonlarla taşınan eşyalar…
Uludağ eskiden Rusların gözdesiydi. Öğrendim ki artık eskisi gibi Rus turist gelmiyormuş. Rubledeki devalüasyonun da bu işte payı büyükmüş. Bizimkilerse kış kıyamet topuklularla karda yürümeye çalışıyor. Makyaj, aksesuar, kolda çantalarla salınanlar…
Etraf fotoğrafçı kaynıyor. Sanki kar üstünde değil de beş yıldızlı otelde, deniz kenarında keyifteler. Seyyar satıcılar zirvede de rahat bırakmıyor. Her yerde nargileler, ‘Bu alanda ateş yakmak, piknik yapmak yasaktır’ tabelası önünde yapılan mangallar…
Uludağ’a sadece kaymaya ya da öğrenmeye gelinirdi. Kayak hocaları profesyoneldi. Şimdi herkes hoca… Daha da tuhafı etrafta dolanan siyah ceketli, tespihli ağır abiler… Yazın turistik yerlerde, çarşılarda gördüğünüz simsarlar gibi kulağınızın dibine gelip “Kıyafet mi istiyorsunuz” diye hemen pazarlığa başlıyorlar. Şimdi trafik diyeceğim “Ne alakası var” diyeceksiniz.
Küçücük, karlı, buzlu yollarda, arabalarının arasında kar kıyafetlerinizle, kayaklarınızla yürümek evet, gerçekten zulüm. Diyelim ki becerdiniz, telesiyejlere kadar geldiniz. Gezinenlerin arasından sıyrılıp zirveye çıktıktan sonra sağ salim aşağıya inmeniz ne kadar iyi kayakçı olduğunuza değil, şansa kalmış. Önünüzde, sağınızda, solunuzda acemiler, yuvarlananlar, yaralananlar… Başınıza bir iş geldi yaralandınız, kolunuz incindi, bacağınız kırıldı. Orada öyle kalırsınız. Çünkü ambulansın o daracık yollardan size ulaşması zor iş.
Tüm bu manzara karşısında hepimize kal geldi. Başımıza bir iş gelmeden, kolu bacağı kırmadan dönmeye karar verdik. Gördüm ki Uludağ’dan artık kimse mutlu ayrılmıyor. Fiyatlar denetlensin bir simitle gün geçmesin. Herkes ekmek keyfi yapabilsin. Araçlar kaldırılsın, büyük bir otopark yapılsın… Profesyonellerle amatörler için ayrı ayrı pistler olsun. Pistlerde simsarlar yerine kameralar olsun. Kazalar bu şekilde önlensin.
Bunlar benim amatör gözle gördüklerim ve olmasını arzu ettiklerim. Böylece herkes daha mutlu olabilir. Malesef Uludağ için tehlike çanları epeydir çalıyor! Olanlar da güzel Uludağ’ımıza oluyor. Bizler sahip çıkıp her şey yoluna girene kadar sömestr tatilinde Uludağ yolcuları; gazanız mübarek olsun.
Aynur TARTAN
Bozuk yollar çekilmez oldu
Bursa’ nın en büyük sorunlarında birisi hiç şüphesiz yolların bozuk olması. Özellikle mahallelerdeki ana caddeler. Genel olarak yollar köstebek yuvasını andırmakta. Son kar yağışından sonra çukurlar oluşmaya başladı. Otobüsle evime giderken kullandığım güzargahlar, Hürriyet Mahallesi Hürriyet Caddesi, Adalet Mahallesi Adalet Caddesi, Bağlarbaşı Mahallesi Okul Caddesi, Hamitler Mahallesi Nenehatun Caddesi. Bunlar sadece bir kaçı. Bozuk yollar yüzünden araçlarımızın ön takımları gidiyor. Tamir masrafları ciddi rakamlarda. Rögar kapakları ise tam bir felaket. Sorumlu ekipleri ana yolları hiç kontrol etmiyor mu ? Vatandaş için çileye dönüşen bu yolların onarılması gerekiyor. Trafiğin aksamasına da sebebiyet veriyor. Turizm şehri olma yolunda ilerleyen Bursa’da en temel sorunlar giderilmedikçe bir yere varamayız.
Adının açıklanmasını istemiyor
Ahırdan mahalleye yayılan koku
Orhangazi İlçesi’nde oturuyorum. Arapzade Mahallesi Öğretmen Eyüp Topçu Anadolu Lisesi yanında bir ahır var. İnanın gübre kokusu okulun içine sınıflara, idari odalara kadar giriyor. Mahalleli ve okul öğrencilerinin sağlığını tehdit eden bu duruma bir çare bulunmalı.
Sıcak havalarda kötü koku ve sinekler çok rahatsız edici. Şehir içinde böyle bir görüntüye nasıl izin veriliyor doğrusu anlamakta zorlanıyorum. Çevre ve insan sağlığının ihmale gelmeyeceğini hatırlatarak sorunu sorumlu makamların ilgisine sunuyorum.
Kemal ÇELİK