Olay Gazetesi Bursa

Çocuğu görmeyen annenin feryadı

Bir sabah uyandığınızda hiçbir şeyi görmediğinizi düşünün! Bir de hayata bu şekilde başladığınızı! Daha anne karnında iken bununla baş başa bırakıldığınızı! Evet kör olmaktan bahsediyorum, düşüncesi bile korkunç gelen o gerçekten! Güneş’in sıcaklığını hissedip onu görememekten, yağmuru izlemek ne güzeldir değil mi? Her yağmur sonrası pencereye çıkıp toprağı koklamak! Peki ya o yağmuru hiç görememek […]

Bir sabah uyandığınızda hiçbir şeyi görmediğinizi düşünün! Bir de hayata bu şekilde başladığınızı! Daha anne karnında iken bununla baş başa bırakıldığınızı! Evet kör olmaktan bahsediyorum, düşüncesi bile korkunç gelen o gerçekten! Güneş’in sıcaklığını hissedip onu görememekten, yağmuru izlemek ne güzeldir değil mi? Her yağmur sonrası pencereye çıkıp toprağı koklamak! Peki ya o yağmuru hiç görememek nasıldır sizce? Bütün sessizliklerden korkmak, attığınız her adımı korkuyla, endişeyle atmak! Biliyorum bütün bunlar korku veriyor size, okumak ise çok zor! Niye biliyor musunuz? Kabullenemiyorsunuz. Peki ya onlar? Görme engeliyle hayata merhaba diyen küçücük çocuklar? Oysa; en savunmasız, en çaresiz halimiz değil midir çocukluk hallerimiz? Bir de bu çaresizliğin üzerine kaderin yazdığı bir çaresizlikle başlamak ne kadar korkunç, bir düşünsenize! Ve çocuksundur her halinle ..! İlk yaş günü pastası kesilir ama göremezsin! İlk oyuncağın alınır sadece hissedersin, ama göremezsin! Renk diye bir kavram hiç olmayacaktır çünkü hayatında nasılsa görmüyorsun, nasılsa göremeyeceksin! Boy boy fotoğrafların çekilir ama göremezsin! Olsun annen görüyor, baban görüyor, boşver sen görme! Onlar anlatırlar seni sana! Ne acı ne zor değil mi? Bütün bu olup biteni bir çocuğa anlatmak! Bütün çocuklar top oynarken onlar cesaret bile edemezler. Bırakın cesareti izleyemezler bile niye biliyor musunuz? Çünkü görmüyorlar! Çünkü korkuyorlar! Neden mi ? Sessizlikten! Düşmekten! Yaralanmaktan! Sesten! Yani anlayacağınız hayata hep 1-0 yenik başlıyor onlar! Görme engellilere eğitim veren bir kurum bulurlarsa yahut öğretmen; onlardan şanslısı yok bu hayatta! Biraz da olsa bu bataklıkta yaşamayı öğreniyorlar, korkmamayı ve daha nicesini! Peki ya bulamayanlar? Görme engellilere eğitim verecek bir öğretmen bulamadığı için açılamayan okullar! Bir şehir düşünün koca bir şehir! Cafe, bar ne ararsan var. Ama görme engellilere eğitim verecek bir kurum yok niye, çünkü öğretmen yok! Denizine, havasına, tarihi mekanlarına hayran kaldığınız bir yer. Burası Bursa… Ve ne yazık ki; uzerine yemeğini döktüğünde, lavaboları pis bıraktığında, ya da düştüğünde kızdığınız görme engelli çocuklar da sizin çocuklarınız. Soruyorum sizlere. Karanlıkta boğulan bu çocuklar mı görme engelli, yoksa biz mi? Sahi ya sizler görüyordunuz değil mi? Özür dileriz çocuklar “karanlık bir dünya” ve yine merhaba size.

Mine Süzer

 

Caddemiz ‘Adakçı’ yoluna döndü

 

Öncelikle Bursa’nın sorunlarının ilgililere aktarıp çözümüne yardımcı olduğunuz için teşekkür ederim.Yine bir soruna değinmek istiyorum. Emek Adnan Menderes Mahallesi Yavuz Sultan Selim Caddesi’nde oturuyorum. Cadde güzel bir cadde, geniş ve parka bakıyor ama burada bir sorun var. Pazar alanının yanında belediyenin sosyal tesisleri bulunmakta. Ayrıca bu nokta zabıtaların birçoğunun göreve başladığı mevki. Buna rağmen caddede gün boyu park eden ve pis koku oluşturan bir, iki bazen 3 adakçı kamyoneti yaz kış her gün burada tezgah kuruyor. Şikayetlere rağmen adeta göz yumuluyor. Belediyenin bu durumu düzeltmek için harekete geçmesini rica ediyorum.

İsminin yayımlanmasını istemiyor