Bir zamanlar Bursa’nın kalbi konumundaydı. Kitapçılarıyla, mağazalarıyla, kafeteryalarıyla insanların buluşma merkezi olarak cazibe merkeziydi.
Şehir dışından gelen misafirlere Atatürk Caddesi’nden, Emirsultan’dan sonra mutlaka bu cadde gezdirilir, alışverişler yapılırdı.
Artık o eski günleri yok Altıparmak Caddesi’nin.
Canlılığı kaybolmuş bir cadde artık günümüzde.
Caddenin bir başka boyutu da yapılaşma.
Kentsel dönüşümün ve yeni yapılaşmaların konuşulduğu bir ortamda Altıparmak’ı es geçmek olmaz.
Altıparmak Caddesi Bursa’da apartman türü yapılaşmanın ilk başladığı bölge sayılabilir.
1960’lı yıllarda başlayan apartman türü çok katlı yapılaşma günümüze kadar gelmiş durumda.
O zamanlarda şimdiki gibi, demir ile betonun birbirine iyice yapışmasını sağlayan nervürlü yani dişli, tırnaklı demir bu binaların hiç birinde kullanılmamış.
Kentin ana arteri olan bu caddedeki yapıların, yeni deprem yönetmeliğine uygun olarak yeniden düzenlenmesinin gelecek adına kentin menfaatine olacağı kesin.
Büyükşehir Belediye Başkanımız Alinur Aktaş’ın, ‘Bursa’yı yıkarak güzelleştireceğiz’ sözü burada tam da anlamını buluyor aslında.
Eski Kızılay binası civarında başlayan ve tarihi kent siluetini ortaya çıkaran kapsamlı projenin kentsel dönüşümle Altıparmak Caddesi’ni de kapsaması şehrimiz için daha güzel olacaktır.
Belki eski Bursa evleri olamasa da, Hisar bölgesindeki cumbalı tarihi evler gibi olamasa da, kent estetiğini öne çıkaran modern çağa uygun bir yapılaşmayla Çakırhamam’dan başlayıp eski Stadyum’a kadar gelen bir projeyle bu cadde Paris’teki Şanzelize veya İstanbul’daki İstiklal Caddesi gibi neden olmasın?
Sosyal donatılarıyla, alışveriş merkezleriyle, sinema salonlarıyla, kafetaryalarıyla 24 saat yaşayan sosyal hayatın merkezi olmaması için bir neden yok.
Aslında Bursa’nın tarihi mekânlar yolculuğu Işıklar Askeri Lisesi’nden başlayıp Namazgah, Atatürk Caddesi, Hisar, Hanlar Bölgesi, Altıparmak Caddesi ve Çekirge’ye kadar bir kuşak gibi uzanıyor.
Bu tarih kuşağının kentsel dönüşümle veya ufuk açıcı kapsamlı projelerle geleceğe hazırlanması, turizm açısından Bursa’ya kazandıracaklarının yanı sıra insanın gönül dünyasını da fetheden fikirler aslında.
Nostaljik tramvayımız İpekböceği ile capcanlı bir Altıparmak Caddesi’nden geçip üst taraflarda tarih yolculuğuna çıkma düşüncesi hayata geçirilebilecek şeyler değil mi?
Veya Altıparmak’ta tarihi bir mekânda oturup kahvenizi yudumlarken, aşağıdan yukarı doğru baktığınızda bir tarafta Tophane sırtlarını, Balibey Hanı civarı, diğer tarafta Hanlar Bölgesi ve Ulucami’yi tüm ihtişamıyla seyretmek hayal olmamalı.
Bursa’nın, İstanbul’dan sonra ülkenin turizm başkenti olmaması için hiçbir neden yok. Akılcı plan ve projeler gelecek 50-100 yılı kapsar.
Bunun için de bazen kentin geleceği için radikal kararlar almak gerekir, bazen de yıkarak güzelleştirmek gerekebilir.
Sonuçta kazanan Bursa olacaksa neden olmasın ki…