513 yıl önce 10 Eylül 1509 sabaha karşı 04.00’te İstanbul ve Marmara şiddetli bir depremle sarsılmıştı.
Küçük Kıyamet olarak kayıtlara geçen şiddeti 7,2-8 arasında olduğu ve 50 saniye sürdüğü ifade edilen deprem sonrası yüksek artçılarıyla peş peşe 45 gün sürmüştü. 8.000-13.000 arasında kişinin öldüğü, 1070 evin yıkıldığı ve 10.000’den fazla yaralının olduğu kayıtlara geçmişti.
Çorlu’nun 3/2’si ve denizde meydana gelen depremde Galata’ya kadar sulara gömülmüş, yapımı devam eden Beyazıt Camii hasar görmüş, Ayasofya’nın fetihten sonra kapatılan Yunan mozaiklerinin de alçıları dökülmüş, evanjelistlerin suretlerini tasvir eden devasa resimleri ortaya çıkmıştı.
Ve Marmara Bölgesi’nde ikinci büyük deprem ise 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi dediğimiz gece saat 03.00’te meydana gelmişti.
Türkiye bir deprem ülkesi maalesef. Ancak görülen o ki, ülke olarak deprem öncesine değil de deprem sonrasına çok daha fazla hazırlıyız sanki.
Deprem sonrası oluşabilecek sıkıntıları, hayatları kurtarmak elbette çok önemli ama deprem öncesi alınacak önlemler bundan çok daha fazla önemli. Sağlam yapılar oluşturmak mesela.
Bilim insanlarına göre 7 ve üstü şiddetindeki deprem sonucu felaketin boyutlarında 6.000.000’dan fazla konutun dayanıksız olduğu ve hasar göreceği, 600.000’den fazla konutun yıkılacağı, ölü sayısının ise yüzbin civarında olacağı, özellikle Marmara’nın güney kıyılarında 6-8 metre yüksekliğinde tsunami olabileceği ifade ediliyor.
Özellikle depreme dayanıklılık açısından inşaatlarda demir ve beton kullanımı çok önemli.
Yeni yapılan konut inşaatlarının sürekli denetlenmesi, laboratuvarlarda çimento ve demir testi yapılması önerimdir.
Japonya, 2030 yılına kadar olmasını tahmin ettiği, ülkenin doğu kesimi açıklarında denizde olacak depremde şehirleri etkileyecek olan 8-10 metre yüksekliğindeki tsunami oluşturacak
Tsunamiye karşı titanyum ve çelikten duvarlarla şehrin sahil şeridi örüyorlar. Tarihi binaları bazılarını yıkıyor bazılarının da yerlerini değiştiriyorlar.
Necmettin Şengül Yer.Yntler ve İş Uzmanı