“Türkiye’nin Otomobili” nihayet ufukta göründü.
Geçmişin kısa süreli deneyimlerini bir kenara bırakırsak bir ilki yaşamanın arefesindeyiz.
Ancak yerli oto serüvenimizin kalıcı hale gelmesi büyük önem taşımakta.
Yani güçlü bir irade ve istekle yola çıkmak şart!
Ve küresel çapta boy gösterebilecek akıl gücünü sahaya sürmek gerekiyor.
Dün düzenlenen imza töreninde bu kararlılığı ve akıl gücünü birarada görebildik.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararlı tutumuna kendini ispatlamış 5 grubun elini taşın altına koyması eklenince.
Başarı şansı yüksek bir projenin yola çıktığını söylemek mümkün hale gelmekte.
Yani devletin tam desteği var 5 babayiğitin arkasında.
Ancak, Kıraça Holding, Zorlu Holding, Anadolu Grubu, Turkcell ve BMC’nin hızlı yol alması konusunda da bir kararlılık görüyoruz!
Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan en geç 2019’da prototipin tamamlanması ve 2021’de ticari satışına başlanması hedefini ortaya koymuş durumda.
Neticede sadece iç pazar hedefi yok yerli marka otomobilin önünde.
Yani dünya pazarlarında da boy gösterecek kalite ve fiyata sahip olmak zorunda.
Böylece ihracatın en büyük kalemi daha da büyüyecek!
Ve Türkiye’nin 2023 hedeflerinde daha fazla pay sahibi olacak.
Hal böyle olunca da gecikme kaldrımayan bir süreçte olduğumuz görülüyor.
Bu anlamda Erdoğan’ın babayiğitlere verdiği destek dikkate değer.
“Halen TÜBİTAK bünyesinde çalışmalar yapılan platform, girişim grubumuzun emrine amadedir. Bunun yerine doğrudan hibrit ve elektrikli otomobile yönelmek isterlerse daha da memnun oluruz.
Kararları ne olursa olsun, biz kendilerine her türlü desteği vereceğiz”.
Ve engelleri kaldırma konusunda bizzat çalışma sözü veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sırf bu projenin takibi ve sıkıntıların bertaraf edilmesi için Cumhurbaşkanlığında da bir ekibi görevlendireceğini açıkladı.
Kısacası sadece bugünün değil, geleceğin otomobili için de hem devlet hem de özel sektör kararlı yürüyüşüne başlamış durumda.
Peki tasarımıyla teknolojisiyle hem içte hem de dışta tutacak bir projenin öncelikleri ne olmalı?
Hangi strateji öne çıkmalı?
Pazar gelişimi açısından bakıldığında model çeşitliliğinin sahaya kademeli biçimde sürülmesinin şart olduğu görülüyor.
Çünkü küresel pazarda özellikle elektrikli oto payı hala çok düşük!
Bu tarz araçları hazırlarken akaryakıt bazlı ve hibrit modellerin hızla sahaya sürülmesi…
Ve içten başlayarak dünyada boy göstermesi daha olanaklı görünüyor.
Tanınırlık arttıkça da ileri teknoloji ürünü bir modelin şansı çoğalacaktır.
Yerli markanın ekonomik açıdan yaşatılabilmesi için öncelikle iç pazarda rağbet görmesi gerekiyor.
Elbette milli duyguların ve kamu alımlarının yardımı olacaktır pazar payı yaratmada.
Ama tek başına bu unsurlar yetmez!
Kalite ve fiyat gibi iki temel kavramı da cazip hale getirmek gerekiyor.
Kalite konusu sorun olmaz. Ama fiyatı cazip hale getirmenin en net yolu; vergileri uygun seviyeye çekmekten geçer.
Bu konuda ise net bir sinyal henüz ufukta yok.
Dış pazarlar içinse çok güçlü tanıtım kampanyalarına ve satış kanallarına ihtiyacımız olacak.
Bu arada üretim sürecinde otomotivin kalbi konumundaki Bursa’ya Karsan üzerinden ne kadar pay düşeceği belirsizlik içeren bir konu.
“Kentin sektörel bazdaki zengin yan sanayisinden ne kadar yararlanılacak?” gibi soruların yanıtı da Bursa açısından önem taşıyor.