Olay Gazetesi Bursa

Vergi dünyasının tuhaflıkları

Türkiye’de ‘kutsanma’ mertebesine ulaşmış bir kavramdır vergi. “Vergi kutsaldır” ifadesiyle devletin vergi vermeyi özendirme çabasının nasıl bir sonuç verdiği ise tartışmalı bir meseledir. Albert Einstein’a “Dünyada anlaması en zor şey gelir vergisidir.” dedirten bu kavramın Türkiye’de daha da gizemli yönleri var çünkü! Vergi kanunlarının sıkça değişmesi, vergi aflarının neredeyse periyodik hale gelmesi boşuna değil. Nitekim bugünlerde mecliste […]

Türkiye’de ‘kutsanma’ mertebesine ulaşmış bir kavramdır vergi.

“Vergi kutsaldır” ifadesiyle devletin vergi vermeyi özendirme çabasının nasıl bir sonuç verdiği ise tartışmalı bir meseledir.

Albert Einstein’a “Dünyada anlaması en zor şey gelir vergisidir.” dedirten bu kavramın Türkiye’de daha da gizemli yönleri var çünkü!

Vergi kanunlarının sıkça değişmesi, vergi aflarının neredeyse periyodik hale gelmesi boşuna değil.

Nitekim bugünlerde mecliste yine bir kanun değişikliği tartışmalar eşliğinde görüşülüyor.

Neticede tüm dünyadaki genel kabul vergilendirmenin bir sanat olduğu yönünde!

Türkiye ise dönemsel olarak bu sanatın bazı güzel örneklerini verse de pek de başarılı sanat eserlerini ortaya koyamadı. 

Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almayı başaramadık mesela.

KDV ve ÖTV gibi dolaylı vergilerin yüzde 70 paya ulaşmasıyla zengin fakir ayırımı yapılmadan herkesin eşit yük altına sokulması da pek sanat işi sayılmaz!

Vergide adalet kavramının özellikle gelir vergisinin yanına uğradığını söylemek de zor.

Nitekim beyan usulüyle vergilendirilen kuyumcuların, doktorların ve gayrimenkul sahiplerinin bir bölümünün asgari ücretli kadar vergi ödemediklerine dair haberler eksik olmuyor.

Yükün geliri stopajla vergilendirilen ücretlilerin sırtında olması gelir adaletsizliğinin derinleşmesine de ne yazık ki katkı koymakta!

Çalışanlar adına vergi dilimlerine konu olan matrah limitleri ve oranların gözden geçirilmesi toplumsal bir ihtiyaçtır.

Keza kurumlar vergisi kaleminde oranların çok yüksek olmamasına rağmen çeşitli istisnaların da etkisiyle tahakkuk ve tahsilatın düşük kalması tüketimden alınan dolaylı vergilerin toplum üzerindeki yükünü de artırmakta.

Memlekette tuhaf bir durum daha var.

 

Rekortmenler niye saklanır?

 

Gelir İdaresi Başkanlığı özendirme amaçlı olarak her yıl vergi rekortmenlerini açıklıyor.

Gelin görün ki onlar bilinmek istemiyor!

Mesela dün açıklanan 2018 gelir vergisi rekortmenlerinden ilk ikisi isimlerinin açıklanmasını istemedi.

Ve ilk 100 listesindeki 57 isim de vergi tutarları ile birlikte gizli kaldı.

Benim bildiğim hayır işleri gizli kalır.

Vergi ise kamuya karşı olan vazifedir.

Vazifesini yerine getiren niye saklanır ki!

Kurumlar vergisinde ise şampiyonun TCMB olması bir başka tuhaflık.

Üretken olmayan bir devlet kurumunun birinciliği ekonomik durumuna da dikkat çekmekte.

 

BEKSİAD’ın hedefi ne?  

 

Bebe ve çocuk giyimi, iş ve aşla beraber memlekete döviz de kazandırıyor.

Bursa’nın sektörün lideri olması ise kent adına önemli bir kazanım.

Vişne caddesiyle özdeşleşen sektörün temsilcisi olan BEKSİAD ise firmaların daha profesyonel kimliğe bürünmesini amaçlıyor.

Ziyaretimize gelen BEKSİAD Başkanı Ömer Yıldız, 2 yıllık başkanlık dönemindeki icraatlarını anlatırken özellikle sektörün acil ihtiyacı olan kalifiye eleman konusunda attıkları adımlara dikkat çekti.

Hem meslek lisesi hem de üniversite bazında açılmasını sağladıkları tasarım bölümleri; gençlere iş ve aş, sektöre ise artan rekabet gücü vaat ediyor!

Yabancı alıcıları Bursa’ya getirmenin yanısıra Ur-Ge’lerle sağlanan dış açılımı da döviz girişini garanti almayı hedeflemekte.

BEKSİAD’ın bundan sonraki performansı ise aralık ayındaki seçimlerde şekillenecek yönetim yapısına bağlı görünüyor!

Yönetimde kalmayı amaçlayan Yıldız ve ekibi 5 yıllık stratejik bir plan oluşturmuş.

Rakiplerinin üyelere ne sunacağını ise zaman gösterecek.