Tüketim iç pazarın can damarı, ekonomininse aynası.
Dolayısıyla tüketimdeki seyir ekonomik gidişata ve atılması gereken adımlara dair önemli mesajlar verebilmekte.
Haliyle tüketici davranışları ve beklentileri de önemli ipuçları barındırıyor gelecek adına!
TÜİK’le Merkez Bankası’nın işbirliğinde hazırlanan tüketici tüketici güven endeksi bu anlamda ciddi bir barometre niteliğinde.
Peki bu barometre ne diyor?
Vatandaşın mevcut ekonomik durumu yanında geleceğe dönük beklentilerini harmanlayan endeksin istikrarlı bir seyir izlemediğini görüyoruz.
Yaz aylarındaki kur şoku sonrası hızlı düşüş gösteren tüketici güveni kasımda toparlanma sinyali vermesinin ardından aralıkta yine düşüşe geçti!
Ve aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 2,3 oranında azaldı.
Neticede 58,2 puana inen endeks son 2 yılın en düşük 2. değerini temsil ediyor.
Yani ideal durumu gösteren 100 puanlık referans değerin neredeyse yarısında bir güven düzeyi mevcut!
Yükseliş çabalarınınsa dirençle karşılaştığını görüyoruz veri tablolarında.
Vatandaşın ekonomiye güveni niye tırmanışa geçemiyor?
Önce alt endekslere bakalım.
Gelecek 12 aylık döneme ilişkin hanenin maddi durum beklentisini yansıtan endeks aralıkta yüzde 2,9 gerilemiş durumda.
Gelir artışı konusunda vatandaşın kafasındaki soru işaretlerini yansıtan bu rakam, yükselen fiyatların da maddi durum endişelerini artırdığını gösteriyor.
Yani vatandaş cüzdanını kemiren enflasyon canavarından rahatsız!
Dolayısıyla harcamalarını erteleme eğilimi söz konusu.
Tüketimin ertelenmesi sadece enflasyon kaynaklı değil aslında.
Genel ekonomik durum beklentisi endeksi yüzde 1,7 inişe imza atarken tüketicinin belirsizlikleri de dikkate alarak harcamalarını sınırlandırabileceğini gösteriyor!
Güven endekslerine yansıyan mevcut tablo ve beklentiler vatandaşın zor günlere karşı tedbir almak istediğini de söylüyor.
Çünkü tasarruf etme ihtimalini gösteren endeks yüzde 2,4 oranında artarak 20,6’ye çıkmış durumda.
Aslında hayli düşük bir seviye olsa da endeksin yükselmesi tüketicinin gardını aldığını göstermekte.
Tüketici çekingen
Vergi indirimlerinin öne çıktığı kasım ayı beyaz eşya satışlarındaki sert düşüş de vatandaşın alışverişe mesafeli durduğunun işaretleri arasında!
Keza konut satışlarındaki toparlanma da kasımda yerini yüzde 27’lik gerilemeye bıraktı.
Otomotiv tarafında ise kur ve vergi destekleri; henüz rakamlara yansımasa da sektörden gelen haberlere göre bir ivme yaratmış görünüyor.
Ancak geçen yılın hayli altında kalan bir oto pazarından söz etmek mümkün.
Kısacası ana tüketim trendlerinde ciddi bir toparlanma emaresi olmadığı gibi tüketicinin çekingen duruşunun yarattığı riskler de var!
Faizlerin inişi önemli
Sonuç itibarıyla 10 gün sonra sona erecek olan konut, otomotiv, mobilya ve beyaz eşyadaki vergi indirimlerinin uzatılması kaçınılmaz bir zorunluluk içeriyor.
Yani konutta satış KDV’sinin yüzde 8, tapu harcının da yüzde 3 olarak bir müddet daha gündemde kalması şart.
Mobilyadaki yüzde 8’lik KDV ve beyaz eşyadaki sıfır ÖTV de gelecek adına bir umut olabilir!
Otomobillerde 1600 cc altı araçlara 15 puanlık ÖTV indirimi ve ticari araçlarda yüzde 1’e düşürülen KDV’nin en azından 2019’un ilk çeyreğinde de geçerli olması ekonomi adına büyük önem taşıyor.
Aslında vergi destekleri tüketicinin hassasiyet gösterdiği faizlerin inişe geçeceği döneme kadar bütçeyi aşırı zorlamamak koşuluyla gündemde kalmalı.