Olay Gazetesi Bursa

Türkiye`nin reyting mücadelesi

Türkiye, yatırım yapılabilir bir ülke… Bu statüyü dünya çapında onaylayan iki kredi derecelendirme kuruluşu böyle diyor. Ancak, ülkenin kredibilitesini teyit eden reyting kuruluşları bu kez eleştiri oklarına hedef olmakta. Hem de devletin zirvesinden başlayarak tüm ekonomi yönetimine kadar inen bir silsilede! Son iki gündür Fitch Ratings ve Moody`s başta olmak üzere reytingcilereilişkileri tümüyle kesmeye varan sert uyarı mesajları yollanıyor.  Peki neden? Yoksa […]

Türkiye, yatırım yapılabilir bir ülke…
Bu statüyü dünya çapında onaylayan iki kredi derecelendirme kuruluşu böyle diyor.
Ancak, ülkenin kredibilitesini teyit eden reyting kuruluşları bu kez eleştiri oklarına hedef olmakta.
Hem de devletin zirvesinden başlayarak tüm ekonomi yönetimine kadar inen bir silsilede!
Son iki gündür Fitch Ratings ve Moody`s başta olmak üzere reytingcilereilişkileri tümüyle kesmeye varan sert uyarı mesajları yollanıyor. 
Peki neden?
Yoksa ciddi bir risk mi var? Kredi notumuzun düşme ihtimali mi gündemde?
Objektif bir teknik analiz yapıldığında… Özellikle de dünyadaki emsallerimizle karşılaştırıldığında bu risklerin hiçbirinin olmadığını söylemek mümkün!
Nitekim küresel yatırımcıların Türk para piyasalarında aldığı pozisyon da bu tabloyu teyit ediyor.
Elbette ekonomimizden bazı olumsuz sinyaller gelmiyor değil. Ancak, sert ve rutini aşan sıklıkta uyarılara yolaçacak bir durum olduğu söylemek de zor!
Son dönemlerdeki siyasi risk uyarılarının zamanlaması dikkate alındığında objektiflikten uzak bir görüntü vermeleri… Kredi derecelendirme kuruluşlarına dönük tepki bir başka boyutunu oluşturmakta.
Ve unutmayalım ki; gerektiğinde gelişmiş ülkelerin de sesi yüksek tondan çıkabiliyor reytingçilere karşı.
Mesela Fransa, İtalya, İspanya`nın kredi derecelendirme kuruluşlarına karşı zaman zaman çok sert çıkışları oldu!
Yani sadece Türkiyenin meselesi değil kredi notuna dönük hassasiyet.
Objektif değerlendirme kriterlerine uyulması tüm dünya adına çok önemli.
2008`de patlak veren küresel kriz öncesi yapılan eksik yada yanlı değerlendirmelerin nelere yolaçtığı da malüm!
Eğer bir ülke objektiflikten uzaklaşıldığına kanaat getirirse uyarıda bulunması en doğal hakkı.
Yoksa iş işten geçtikten sonra söylenecek sözün bir değeri olmuyor.
Kredine notuna dönük objektifliği şüpheli en ufak bir açıklama bile milyarlarca dolarlık kayba neden olabiliyor çünkü!
Üstelik… Mevcut not için yapılan uyarılar bir yana Türkiye`nin hak ettiği notu henüz alamadığı bile uluslararası yatırımcılar ve uzmanlarca dile getiriliyor.
Mesela Fitch`in verdiği BBB- not derecesi yatırım yapılabilir ülke statüsünün en alt notuna denk!
Ve bu kategoride Bulgaristan, İzlanda, Kolombiya, Endonezya, Fas, Filipinler gibi ülkelerin yer alması da hak edilen notun az olduğu izlenimini vermiyor mu?
Türkiye`ye Baa3 notunu veren Moody`s`in bizi Barbados adalarıyla bir tutması da ne kadar gerçekçi?
Üstrelik de negatif izlemede!
 
Reytingcilere de karne!
 
Dolayısıyla en üst düzeyde çıkan tepki ve uyarı sesleri… Zamanında ve yerinde yükselmiştir.
Özellikle son aylarda reytingciler tarafından siyasi gelişmelere dönük yorumlarla dillendirilen analizlerin ojektifliği fazlasıyla sorgulanır niteliktedir!
Bu nedenle yakında başlayacak not verme süreci öncesinde kredi derecelendirme kuruluşlarını uyarmak doğru bir strateji…
Özellikle de tek ses olarak! 
Ve reyting sınavının her iki taraf adına da kapıda olduğunu düşünürsek Ankara`nın verdiği mesajın önemi bir kat daha artıyor demektir.
Çünkü 3 Ekim`de Fitch Ratings, 21 Kasım`da S&P ve 5 Aralık`ta da Moody`s Türkiye`ye verdikleri karne notlarını açıklayacak.
Neticede Türkiye`nin kredi notunu etkileyecek bir tablo görünmese de sert tondaki  açıklamalar bile mevcut küresel manzarada Türkiye adına haksızlığa yolaçabilir!
Kısacası reyting kuruluşlarının da karnesini sorgulatacak bir döneme girdik.