Siyasetin ekonomiye pozitif yansımalarını yaşıyoruz bugünlerde.
En azından yeni kabinede tek sesli bir ekonomi yönetimi beklentisi bile!
Piyasalar için yeni bir nefes oluşturdu.
Ancak, sadece kabine revizyonuyla kalıcı canlanmayı beklemek de doğru değil.
Nitekim piyasalar tarafında dövizde rahatlama yaşanmadı.
Hatta sepet kur yükselme gayretindeydi.
Borsa İstanbul’daki çıkış da sınırlı kaldı.
Üstelik dün açıklanan tüketici güvenindeki artış da endekslerin çıkışına destek olamadı!
Çünkü…
Gelişmekte olan piyasalarda 8 gündür süren ralli mola vermişti.
Yani dış etki yine ağır bastı. Ve BIST’i frenleyip dövizi dalgalandırdı.
Avrupa Merkez Bankası’nın faiz değişikliğine gitmemesine karşın…
Parasal sıkılaştırma sinyallerini sonbaharda değerlendirmek üzere hissettirmesi de bu trendi destekledi.
Kısacası piyasalar büyük oranda dışa bağımlı vaziyette hareket ediyor!
Dolayısıyla dıştan esebilecek negatif rüzgarlara karşı...
Daha güçlü ekonomik verilere ve destekleyici yapısal reformlara ihtiyaç var.
Yeni kabinenin bu fonksiyonu yerine getirme performansı büyük önem taşıyor!
Artan kur ve faiz yükü nedeniyle özel sektörün üzerinde oluşan baskı…
Kredi musluklarının açılmasıyla belli ölçüde azaldı aslında.
Keza süreli vergi ve prim kolaylıklarıyla…
Eleman alımlarına dönük seferberlik destekleri de umut aşıladı.
Ancak, akut bir hastalığın verdiği acılar dindirildi bu yöntemlerle!
Karşılığında ise bütçe açığı ve kredi riskini üstlendi devlet.
Şimdi sıra kronik rahatsızlıkları iyileştirecek kalıcı reformlara geldi.
Yani yeni yatırımları gündeme taşıyıp hızlandıracak teşvik ve düzenlemelerde gözler!
Projelerin eski hızında olmadığını banka verileri de teyit etmekte.
Bankaların proje finansmanları ilk 5 ayda yaklaşık 4 milyar dolarla son 10 yılın en düşük seviyesine inmiş durumda.
Yatırım iştahının zayıf seyretmesi temel etken olarak görülüyor bu tabloda.
Reformist yaklaşımlar artar mı?
Reel yatırımların hızlanması adına yeni paketlerin yolda olduğuna dair sinyallerin gelmeye başlaması bu anlamda sevindirici bir gelişme!
Özellikle de tüketici güveninin hız kesmesine rağmen…
Yine de yükselişini koruyup iç pazar anlamında umut vaat etmeyi sürdürmesi reformist yaklaşımları öne çıkarabilir.
Güven endeksinin temmuzda hazirana göre yüzde 1,9 artış kaydetmesi teknik açıdan fırsatlar içeriyor.
Çünkü maddi durum beklentisinde yüzde 2,1’lik bir artış öne çıkıyor.
İşsiz sayısında düşüş bekleyenlerin yüzde 5,2 artması da gelecek adına umut vaat etmekte.
Ayrıca TÜİK verilerine göre tüketicinin tasarruf etme ihtimalini gösteren endeks de yüzde 5,8 artış kaydetmiş vaziyette.
Ancak, vatandaşın bir çekincesi var!
Genel ekonomik durum beklentisi yüzde 1,6 azaldığı için flu bir alan da görüntüde yok değil aslında.
Ama, işte genel ekonomik beklentileri yukarı taşıyacak olan da…
Yeni kabinenin icraatları olacaktır.