Olay Gazetesi Bursa

Trump oynaklığı piyasaları esir aldı

Jeopolitik konumumuz zoru başarmayı zorunlu kılan bir bölgeye işaret ediyor. Etrafın ateş çemberi olması yetmezmiş gibi küresel güçlerin özel kapışma alanı olmaktan kurtulamıyor bölgemiz. Bu tablonun negatif yansımalarını ise pek çok alanda görmekteyiz. En basitinden ağırladığımız milyonlarca Suriyelinin ekonomik yükü jeoplitik faturamızın net bir yansıması niteliğinde. Ve şimdi Türkiye’nin haklı güvenlik endişeleriyle sınır ötesinde attığı adımlardan rahatsız olanların karşımıza […]

Jeopolitik konumumuz zoru başarmayı zorunlu kılan bir bölgeye işaret ediyor.

Etrafın ateş çemberi olması yetmezmiş gibi küresel güçlerin özel kapışma alanı olmaktan kurtulamıyor bölgemiz.

Bu tablonun negatif yansımalarını ise pek çok alanda görmekteyiz.

En basitinden ağırladığımız milyonlarca Suriyelinin ekonomik yükü jeoplitik faturamızın net bir yansıması niteliğinde.

Ve şimdi Türkiye’nin haklı güvenlik endişeleriyle sınır ötesinde attığı adımlardan rahatsız olanların karşımıza çıkarmaya çalıştığı yeni faturalar da söz konusu!

Fırat’ın doğusunda güvenli bölge yaratma kararlılığını sahaya süren Ankara, ekonomik tehditle sınırlanmaya çalışılıyor.

Ortadoğu’da çatışmaların doğrudan parçası olmaktan uzak duran ABD, maşa olarak kullandığı terörist grupları çok sevdiğinden olsa gerek koruma kalkanlarını eksik etmiyor.

Ama Türkiye’yi de tamamen gözden çıkarma gibi bir lüksü de yok Washington yönetiminin!

Hal böyle olunca Pentagon’un tonlarca silah dağıttığı PKK/YPG’yi sahiplenme içgüdüsü ile Başkan Donald Trump’ın Ankara’yı elinde tutma çabası ciddi bir kafa karışıklığına yol açtı.

Öyle ki Başkan Trump bir gün içinde üç kez fikir değiştirmesine yol açtı.

Önce “Sonu olmayan saçma savaşlardan çekilme zamanı geldi” dedi.

Ve ABD askeri Suriye sınırından çekilmeye başladı.

Amerikan iç siyasetinden yükselen tepki sesleri ise Türkiye’yi hedef almasına neden oldu.

Üstelik de çok densiz bir üslupla!

 “Daha önce de belirttiğimi yenilemem gerekirse, eğer Türkiye benim üstün ve eşsiz bilgeliğimle sınırı aşmak olarak nitelendirdiğim bir şey yaparsa Türkiye ekonomisini (daha önce de yaptığım gibi!) ortadan kaldıracağım”.

“Eşsiz bilgenin” bu tweetinin akılla mantıkla ilgisi yok elbette.

Sadece aceleci ve acemi bir siyasi manevra.

Bir yanda iç siyaseti dengeleme diğer yanda ise terör örgütünün gönlünü alma çabası.

 

Ne şiş yansın ne kebap

 

Ama Trump’ın aklı başına çabuk gelmek zorundaydı!

Çünkü bu kafayla Türkiye’yi kaybetmeyi göze alması gerekecekti.

Tehditle geri adım atacak bir ordumuz da yok.

Ekonomik ataklara karşı da öyle yada böyle bir bağışıklığımız var.

Hele de söz konusu vatansa!

Nitekim kısa sürede kendine gelen Donald Trump yine kıvrak manevralarla önce “Suriye’de tarafsızım” mesajını verdi.

Ardından da Türkiye ile olan işbirliğinin önemine vurgu yaparak durumu toparlamaya çalıştı.

Ve 13 Kasım’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la yapılacak görüşmeye özel bir atıfta bulundu.

Ancak Trump, kısa süre sonra yeni tweetinde “ Türkiye’nin gereksiz bir savaşın içine girmesi ekonomi ve kırılgan para birimini yok eder” diyerek yön tayini konusundaki sıkıntısını ortaya koydu!

Kısacası ‘ne şiş yansın ne kebap’ tarzı bir siyaseti öne çıkaran Trump bundan sonrasına dair tarafların hiçbirine net bir mesaj veremedi.

 

Yön bulmak zorlaştı

 

Yoğun mesaj trafiğindeki zikzaklarsa piyasalarımızın başını döndürdü!

Her açıklama borsa endeksleri, faiz ve kurlarda dalgalanmaya yolaçtı.

Mesela ekonomimizi mahvetme tehdidi doları 15 kuruş yukarı iterek 5,85 seviyesine kadar çıkardı.

Yumuşatıcı açıklamalar geldikçe kur kendini 5,78’de gördü.

Ama Trump’ın “kırılgan lira” mesajıyla doları yeniden 5,80’in üzerinde gördük!

Neticede bir dargın bir barışık yol alan Türkiye-ABD ilişkileri piyasanın ana belirleyicisi konumuna geldi.

Yani jeopolitik kökenli risk aslında bir Trump fiyatlamasına dönüşmüş durumda.

Sözün özü; uzun sürebilecek oynaklık günlerine hazırlıklı olmakta fayda var.