Yılın ilk haftası evlere şenlik bir görüntü verdi…
Piyasalardan gelen mesajlar 2014’te olduğu gibi 2015’te de yine hareketli işlemlerinlerin bizi beklediğini gösterdi.
En azından özellikle ilk üç ayda geçen yılın mirası olan belirsizlikler nedeniyle…
Dalgalanmaların gündemden düşmeyeceğini net bir dille söylemek mümkün.
Avrupa’nın bir türlü canlanmayan ekonomisi… Yunanistan‘daki siyasi kaos sonucu; bir de Euro Bölgesi’nin üye kaybedip etmeyeceği belirsizliğine teslim olmuş durumda.
Çünkü…
Yunanistan’ın ayrılması halindeki olası zincirleme reaksiyonun yaratacağı tahribat tam olarak belli değil!
Yani bir yanda küçülmek üzere olan bir ekonomi diğer yanda siyasi kriz...
Üstüne bir de çok başlılık ve cesaretsizlik sonucu Avrupa Merkez Bankası’nın bir türlü atamadığı kurtama adımlarını ekleyin.
Kısacası Avrupa adına tablo içaçıcı değil.
Haliyle Euro da sürekli dayak yiyor!
Özellikle de Amerika’da işlerin iyiye gitmesiyle doların güçlendiği anlarda Euro’daki erime hızı hayli yüksek olmakta.
Geçen haftanın büyük bölümüne hakim olan bu manzara Euro/dolar paritesini bir ara 1,17’ye kadar indiriverdi.
Yaşanan hızlı veri akışı ve spekülatif ataklar; teknik olarak ocak ayı sonunda beklenen bu seviyeyi çok kısa zamanda karşımıza çıkardı.
Petrol ve enflasyonun desteğiyle ayrışarak Türk para piyasalarının güçlü duruş sergilediği geçen hafta TL’nin Euro karşısındaki atakları rekor düşüş getirdi.
Euro bir haftada neredeyse 10 kuruş değer kaybetti.
Ve elbette özellikle ana pazarı Avrupa olan Bursalı ihracatçı açısından sıkıntılı bir tablo oluştu!
Çünkü…
Maliyetlerin dolar ağırlıklı olmasına karşın kazancın Euro cinsi olması… Karlılıklar üzerinde baskı oluştırmakta.
Keza kurlardaki aşırı oynaklık da ihracatçının rekabet gücünü zayıflatmakta.
Neticede Avrupa pazarında talebin artmasını sağlayacak önlemler sonuç verene kadar…
Merkez Bankası’nın rekabetçi ve istikrarlı bir kur için daha proaktif politika izlemesi yanında…
Devletin teşvik mekanizmalarını bir an önce devreye alması; tüm Türkiye ekonomisi adına çok ciddi yarar sağlayacaktır!
Çünkü Avrupa’da işlerin düzelmesi epey zaman alabilir.
Bu anlamda para piyasalarına yön veren iki ana beklenti arasında sıkışmadan yol alamaya çalışmak gerekiyor.
Amerika ve Avrupa arasında
Piyasalar ve reel ekonomi Amerika ile Avrupa’nın parasal adımlarına dönük beklentilere göre rota çiziyor bugünlerde.
Bir yandan, geçen cuma gelen istihdam rakamlarında olduğu gibi…
ABD’deki faiz artışının zamanı ve şiddetine dönük ipuçları işlemler üzerinde etkili olurken…
Diğer yandan Avrupa Merkez Bankası’nın ne zaman ve ne miktarda ‘Euro basacağını’ gösterebilecek işaretlere yoğunlaşıyor piyasa oyuncuları!
Geçen haftanın özetindeki veri ve haber akışı da bu nedenle dış piyasalarda dalgalanmalara yol açtı.
Bu karışık atmosferde Borsa İstanbul ise yüzde 2,56’lık primle yatırımcının gözdesi oldu.
Döviz ve faizse iniş yoluu seçti!
Piyasaların yönü
Yeni haftanın öngörü tablosunda TL’nin yine güçlü bir duruş sergileme çabasına şahit olmak mümkün.
Ancak, veri akışının zayıf olduğu bu dönemde daha istikrarlı bir seyir beklenebilir.
Euro, geçen cuma ABD borsalarındaki son işlem dakikalarındaki toparlanma çabasıyla…
Düşüşe fren yaptırabileceğini gösterdi!
Bu anlamda Euro’nun TL karşısında bu hafta 2,66 – 2,76 aralığında hareket etmesi normal koşullar altındaki öngörüşerde öne çıkıyor.
Dolarda ise 2,26 – 2,34 TL bandı piyasalardaki beklenti aralığını temsil ediyor.
BIST’e gelince… Ulusal 100 Endeksi’nde hedef 89 bin puana taşındı.
Aşırı iyimser rüzgarların esmesi halinde 90 bin direncine göz kırpılmasıu dahi mümkün!
Ancak, çıkış hızı yavaşladığı için bu seviyelere ulaşmak kolay olmayabilir.
Kötümser havada ise desteklerimiz önce 87 bin… Ardından da 85 bin 300 puanda görünüyor.