Küresel rekabette ekonominin en önemli silahı sanayi.
Tabii ki; bilim ve teknolojinin en üst seviyesindeki bir sanayi gücünden bahsediyoruz.
Lokomotif konumdaki inşaatın gelişimi de…
Tarımın hak ettiği yere gelmesi de sanayiden ulaştığınız noktaya sıkı sıkıya bağlı!
Çünkü…
Büyüme ve rekabet gücünün artışı arsa spekülasyonlarıyla…
Katma değerle buluşamayan tarladaki ürünlerle sağlanamaz.
Keza iç turizminizin gelişmesi bile gelişmiş bir sanayiye bakar.
Petrol zengini Araplar bir kenara bırakıldığında…
Dünya turizminin ana omurgasının sanayisi gelişmiş ülkelerin turistlerinden oluştuğu görülür!
Kısacası gelecek sanayi merkezli bir büyümede yatıyor.
Peki mevcut görünümde Türkiye nasıl bir portre çiziyor?
Halen yüzde 3,7 civarında seyreden ileri teknoloji ihracatımız;
aşılması gereken ciddi bir yol olduğu gösteriyor.
Türkiye’nin orta yüksek teknolojide Bursa’nın da kendini öne çıkardığı ciddi bir potansiyeli mevcut!
Yani otomotiv, makine, robotik sistemler, enerji sistemleri ve teknik tekstil kent adına yüksek katma değerin ve geleceğin adresi konumunda.
Bir de bütün bu sektörlerin karması olan savunma, havacılık ve uzay sanayi de geleceğin ta kendisini oluşturmakta.
Elbette ihmal edilmemesi gereken bir bilişim bağlamı var!
Ama tek başına bir sektörel güç haline gelme olasılığı zayıf görünüyor.
Keza savunma ve havacılıkta da ihracatta çok hızlı bir yükseliş olmasına karşın…
Miktarlar hala düşük seviyede seyretmeye devam ediyor.
Rakip kentlerin ihaleleri kapma konusundaki gayretleri de sektörel hızımızı etkileyebilmekte.
Yine de bu uzun ve ince yolda Bursa’nın şansı olduğu açık!
Üretim arttı mı, azaldı mı?
Günümüzün sanayi performansının üretim tarafıyla verdiği sinyallere geldiğimizde karışık bir tabloyla karşılaşıyoruz.
Neden mi?
Ajanslarla internet sitelerinin TÜİK‘in dün açıkladığı mayıs ayı sanayi üretimine ilişkin yorumları iki farklı yöne işaret ediyordu.
Bazılarına göre sanayi üretimi artıyor.
Bazılarına göre ise geriliyordu.
Doğursu ne peki?
Bardağın hem dolu hem de boş kısmı var!
Dolu tarafında 2016 Mayıs’ına göre yani yıllık bazda yüzde 3,5’lik büyüme çıkıyor karşımıza.
Yani sanayide çarkların dönüş hızı geçen yıla göre artmış vaziyette.
İşin ama tarafı da var elbette.
Nisandaki yüzde 6,7’lik artışa oranla hayli azalmış bir hız söz konusu.
Üstelik mevsim ve takvim etkisini arındırdığımızda nisana göre yüzde 1,5’lik gerilemeyle karşılaşıyoruz!
İmalat sanayi katkısının 6,1 puandan mayısta 2,6 puana inmesi de çarklar tarafındaki ivme kaybını destekliyor.
İkinci çeyrek tamam ama
Yıllık bazda eski yüksek hızlara ara verilmesinde…
Vergi destekli beyaz eşya ve mobilya gruplarının bir miktar eski formlarından uzaklaşması…
Ve ihracat ağırlıklı ürünlerin katkısını 3 puan azaltmasının önemli bir payı söz konusu.
Ancak, yukarı hareket hız kaybetse de hala gündemde.
İmalat sanayinde 24 alt grubun 16’sı endeksi yukarı itmeye devam ediyor!
Madencilik sektöründe yavaş da olsa bir canlanma var üretim tarafında.
Dolayısıyla ikinci çeyrekte sanayinin ekonomik büyümeye katkısı ilk çeyrekten fazla olacak.
Haziran ve sonrası içinse üretim adına çok canlı net bir sinyal yok.
Dış talebin canlanması ve kredilerin yatırıma yönelmesi en önemli umut kaynağı niteliğinde.