Gözler hep Amerika‘da…
ABD’nin istihdamı ne kadar artmış?
Enflasyon ne alemde?
Büyüme hızlanıyor mu?
Faizler ne zaman artacak?
Bütün dünya yatıp kalkıp bu sorulara yanıt arıyor!
Arada bir Avrupa da sahne alma gayretinde.
Mesela son veriler… Dün açıklanan eylül ayı sanayi üretimi Euro Bölgesi’inde yüzde 0,3’lük daralmayı gözler önüne serdi.
Ve Süper Mario lakaplı Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi’nin açıklamaları…
Türkiye’nin en büyük pazarında durgunluğun öne çıktığını gösteriyordu!
Ve gözler Euro’ya değer kaybettiren bu gelişmelerdeyken…
Küresel ekonominin iki numarası Çin gözlerden ırak durmayı yine başardı!
Oysa orada da işler hayli karışık.
Ve dünyayı sallama potansiyeli biriktiriyor yavaş yavaş!
Peki nasıl? Son veriler hızı azalan bir ekonomiye işaret etmekte…
Hem de beklentilerden daha fazla.
Örneğin 62 milyar dolar olarak beklenen ticaret fazlası ekimde 61,64 milyar dolar oldu.
Ama daha önemlisi ihracattaki düşüşün beklentilerin iki katı olan yüzde 6,9 seviyesinde gerçekleşmesi!
Çin’in ithalatıysa yüzde 18,8’le öngörülenin epey üzerinde geriledi.
Sanayi üretimi de yüzde 5,6’lık artışa rağmen…
Önceki dönemin de, beklentilerin de altında kaldı.
Bu tabloysa dünya ticareti açısından parlak bir geleceğe işaret etmiyor!
Çünkü birçok ülkenin ihracatı Çin’e fazlasıyla bağlı.
Bir yanda enerji ve hammadde üreticileri…
Diğer yanda da Avrupa ve Amerika gibi endüstriyel ürün ihracatçıları…
Çin’deki gidişattan olumsuz etkilenme sürecine girmiş durumda.
Türkiye ise çok düşük miktardaki ihracat nedeniyle o kadar da sıkıntılı görünmüyor!
Ancak, Türkiye’nin en önemli pazarı olan Avrupa için Çin çok önemli.
Olası Çin krizi ve Türkiye
Dolayısıyla bizim Avrupalıya daha çok mal satabilmemiz de…
Çin’in yeniden hız kazanabilmesine bağlı!
Peki canlanma için Pekin yönetimi ne yapmalı?
Daha önce de denenen iki temel yol var ufukta…
Para birimi Yuan’ı devalüe etmeleri öncelikli beklentiler arasında!
Bir de iç tüketimi canlandıracak destek paketleri devreye sokulabilir.
Ancak bu önlemler de günü kurtama cinsinden bir sonuç verme olasılığı taşıyor.
Yani önlemlerin devreye giriş hızı ve büyüklüğü önem taşımakta!
Neticede cılız önlemler Çin’i bir krize itebilir.
Ve Türkiye de bu tablodan nasibini dolaylı da olsa alır.
Sözün özü bir gözünüz de Çin’de olsun!
Bursa’ya 7 puan fark yetmez
Ülke bazında alıştık kredi notu açıklamalarına.
Kredi derecelendirme kuruluşlarının verdiği reyting notları…
Adeta makro ekonominin karnesi olarak dikilmekte karşımıza.
Ama artık bireylerin de firmaların da kredi notu var!
Ve tahsilat riskini yönetmek için bu notlar göz önünde bulundurulmaya başlandı.
Kredi kayıt bürosu tarafından verilen bu hizmet giderek de yaygınlaşıyor.
Notunuz kötüyse finans kurumlarından para almanız zor ve daha maliyetli olabilmekte.
Tam tersi iyi notlar ciddi avantajlar sağlayabiliyor!
Bursaya özel bir ilgi göstermeye başlayan Findeks‘in…
Bir ile bin 900 puan aralığında yaptığı derecelendirmede…
Türkiye’nin kredi notu ortalaması bin 428 puan olarak kayıtlara geçmiş.
Bursa’nın not ortalamasının bin 435 puanla genel ortalamanın sadece 7 puan üzerinde bulunması ilginç!
Oysa kentimizin daha yüksek bir kredi notu olmalıydı.