Ekonominin en hacimli sektörü hiç şüphesiz ki otomotiv.
İhracatıyla da ithalatıyla da dış ticaretin gözdesi!
İç tüketimin de lokomotif sektörü.
Haliyle sektörel gelişmeler ekonomik büyüme adına çok önemli bir öncü gösterge konumunda.
Yarattığı kredi hacmi ve sürüklediği alt sektörlerle birlikte oluşturduğu istihdam da ekonomi adına ayrı bir öneme sahip!
Peki bu kritik sektör 2019 adına ne söylüyor bizlere?
İç pazarla başlayalım analize.
Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre iç pazar Ocak 2019’da 2018’in aynı ayına oranla yüzde 59 daraldı.
14 bin 323 adetlik satışsa aylık bazda son yılların en düşük rakamlarından biri!
Yani iç pazarda 2018’in ikinci yarısında kendini hissettiren daralma bu yıla da fazlasıyla yansımış görünüyor.
Çünkü geçen yıl pazar daralması yüzde 35 seviyesindeydi.
Satışlardaki azalmanın hız kazandığını gösteriyor bu rakamlar.
İç pazardaki bu tablo ekonominin finans tarafına da yansımış vaziyette!
Yıllık bazda 2018’de taşıt kredileri yüzde 9,4 küçülmeyle 6,5 milyar lira olarak kayıtlara geçti.
Peki finansı da etkilemeye başlayan sektördeki bu kan kaybı niye?
Sektörü zaafiyete uğratan nedenlerin başında yüksek faiz ve kur döngüsü geliyor.
İç pazar yüzde 70’e yakın ithal araçtan oluştuğu için yüksek döviz kurları fiyat üzerinden doğrudan bir darbe vurdu.
Ve bu etki 2018’de ithal taşıt oranını yüzde 63’e indirdi!
Yerli üretimin de ithal girdileri yüzünden pahalılaşması söz konusu.
Diğer yanda kredi faizlerindeki anormal yükseliş talebi olumsuz etkileyen bir başka faktör olarak bu tabloya eklendi.
Piyasa türbülansının alımları erteleten bir belirsizlik yanı da olduğu unutulamalı.
2019’a gelindiğinde faiz ve kurda nispi bir gerileme ve belirsizliklerde de azalma görülmekte.
Üstelik otomotivi doğrudan destekleyen vergi indirimleri de hala yürürlükte.
Ancak vatandaşın yüksek enflasyonla eriyen alım gücü ve uzun vadeli krediye girme anlamında engel oluşturan belirsizlikler baskı yaratmaya devam ediyor!
Ayrıca bir de 2018’in ilk aylarındaki yüksek satış rakamlarından kaynaklanan negatif bir baz etkisi bu yıl kendini hissettiriyor.
Kısacası uygun faiz ve alım gücü koşulları için bir süre daha beklemek gerekiyor.
Baz etkisinin de yavaşlayacağı ikinci altı aydan itibaren iç pazarda büyümeye dair rakamlar karşımıza çıkacaktır.
İhracat kurtarıcı olabilecek mi?
Otomotiv üreticilerinin kurtarıcısı konumundaki ihracat tarafında da ne yazık ki zayıflama sinyalleri geliyor.
Türkiye İhracatçılar Meclisi verileri ocakta sadece yüzde 2’lik bir ihracat artış olduğunu söylüyor!
Yani neredeyse durma noktasına gelen bir ihracat artış hızıyla yüzleşmek üzereyiz.
En büyük pazar konumundaki Avrupa Birliği’nden bu anlamda iyi sinyaller gelmiyor.
Geçen yıl AB’nin otomotiv pazarında sadece yüzde 0,1’lik bir genişleme kaydedildi.
Nitekim Euro Bölgesi’nde sanayi üretiminin 2018’de yüzde 4,2 küçülmesi, Avrupa’daki talebe dair manzarayı teyit etmekte.
Sözün özü; sektörün içte de dışta da zor bir yıl geçirmesi kaçınılmaz görünüyor!
İç pazarın yarım milyonun altında kalmaması için öncelikle vergi indirimlerinin 31 Mart’tan sonra da devam etmesi şart.
Ancak bu geçici çözüm elbette ki.
Faizlerin düşmesi, alım gücünün artması ve ekonomik istikrar iç pazar için hayati önemde görünüyor.
Ayrıca yerli ya da yabancı sermaye fark etmez Türkiye’deki üretimin yükselmesi önemli!
Dış pazarı ise çeşitlendirme zorunluluğumuz yeni model ihtiyacıyla birlikte kendini net biçimde gösteriyor.