Olay Gazetesi Bursa

Otomotivin büyüme sancıları ve yerlilik meselesi

Otomotiv, iç pazarın da ihracatın da lokomotif sektörü konumunda. Yılı sonu itibarıyla tabloya baktığımızda otomotiv iç pazarının bu yılı ekside kapaması kaçınılmaz görünüyor! Çünkü eylül ve ekimdeki baz katkılı toparlanmaya rağmen 2018’in hayli altındaki satış rakamlarıyla devam ediyoruz. Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre otomobil ve hafif ticari araç pazarı ekimde yüzde 127,5 gibi muazzam bir büyüme kaydetti. Ama aylık […]

Otomotiv, iç pazarın da ihracatın da lokomotif sektörü konumunda.

Yılı sonu itibarıyla tabloya baktığımızda otomotiv iç pazarının bu yılı ekside kapaması kaçınılmaz görünüyor!

Çünkü eylül ve ekimdeki baz katkılı toparlanmaya rağmen 2018’in hayli altındaki satış rakamlarıyla devam ediyoruz.

Otomotiv Distribütörleri Derneği verilerine göre otomobil ve hafif ticari araç pazarı ekimde yüzde 127,5 gibi muazzam bir büyüme kaydetti.

Ama aylık satış adedi 49 bin 75 seviyesinde kaldı bu yüksek artışa rağmen!

Ekim ayları itibarıyla 2018’deki 21 bin 571 adetlik dipten sonraki en düşük ikinci rakam bu.

Ayrıca 2019’un ilk on ayında otomotiv pazarı yüzde 31,88 daralarak 330 bin 384 adede geriledi.

Seköterden gelen canlanma sinyalleri aslında gelecek adına umut vaat etmekte.

Faiz indirimleri yanında baz faktörünün de sağlayacağı avantajla kasım ve aralık aylarında yüksek oranlı satış artışlarıyla karşılaşmamız kaçınılmaz.

Ancak, son iki ayda pazarın büyüme hızı artsa da yıllık kapanış rakamı daralan bir pazarı karşımıza çıkaracak.

Yılın ilk yarısındaki sert küçülmeyi dikkate aldığımızda 2019’un yüzde 20 daralmayla kapanması bile başarı sayılmalı!

Mevcut koşullar gelecek yıl için de büyüyen bir pazara işaret ediyor.

Ama bu büyüme 2019’daki düşük rakamların sadece biraz üstündeki satış adetlerini mümkün kılıyor.

Çünkü ekonominin geneline yayılan talep yaratacak nitelikte bir gelişim trendi ufukta görünmüyor.

Sınırına yaklaşmış olan faiz indirimleriyle bir yere kadar yol almak mümkün!

Öncelikle vatandaşın gelirinde kayda değer bir artış olmalı.

Ve piyasalara dönük güven artışı da şart.

Bu sayede uzun vadeli taksite girme opsiyonu yükselir.

Ayrıca bankalardaki döviz birikimlerinin bir bölümü bozdurulur!

Bu paranın bir bölümü de otomotiv sektörüne park eder. 

Genel gidişat bu manzaranın ancak 2020’nin sonlarına doğru görülebileceğine işaret ediyor.

Sektörün 2017’de çok yakalaştığı bir milyonluk sınırına yeniden geldiğini ise 2021’de bile göremeyebiliriz!

 

Sektör yabancıya çalışıyor

 

Aynı manzara otomotivin ihracat tarafı için de geçerli.

Ekimde sektörün aylık ihracatında yüzde 3,5’lik düşüş kaydedildi.

Ve son 2 aya ait iyimser bir tahminle yılsonunda ancak geçen yılın ihracat rakamına ulaşılacak!

Dolayısıyla otomotivde dış pazarlar adına bir büyümeden bahsetmek pek mümkün değil.  

Küresel konjonktürün yanında Türkiye’de üretilen araçların model bazında cazibe artışını sağlayamaması nedeniyle 2020’in ihracat adına rahat bir yıl olması beklenmemeli.

 Ancak, Türkiye’nin otomotiv sektöründe hem içeride hem de dışarıda yaşadığı temel sorun sadace pazar daralması değil!

Sektörün bir başka derdi de yerlilik.

2019’un ilk 10 ayında iç pazarda satılan 330 bin 384 aracın 188 bin 626’sı ithaldi.

Yani dövizdeki yüksek seyre rağmen pazarın yüzde 57’sini ithal araçlar oluşturdu.

Ayrıca yerli üretim olarak tanımladığımız araçlardaki ithal parça oranını dikkate aldığımızda sektördeki yabancı yükünün hayli fazla olduğu ortaya çıkmakta.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın 2019 yılına ait otomotivde yerlilik raporu Türkiye’de üretilen otomobillerde yerlilik oranının yüzde 20 – 65 aralığından yüzde 18 – 63 bandına gerilediğini gösteriyor!

Yani ‘en yerli’ araçta bile yüzde 27 oranında ithal parça mevcut.

Dolayısıyla ihracat adına kaydedilen gelirlerdeki ithal payı da unutulmamalı.

Sözün özü; otomotivde pazar büyümesi bizim kadar yabancıları sevindirmekte!