Umutların tazelendiğine dair en net kanıt geldi.
Türkiye ekonomisi son yılların en hızlı büyümesine imza atmaya hazırlanıyor.
TÜİK’in açıkladığı, 2017 yılı birinci çeyrek büyüme verileri canlanma tedbirlerinin faydasını gözler önüne serdi.
Borsa İstanbul da 100 bin puana göz kırptığı yeni rekoruyla…
Yüzde 5’lik ilk çeyrek büyümesinin yarattığı pozitif manzarayı teyit etti.
Böylece Türkiye yılın ilk çeyreğinde Çin ve Hindistan’dan sonra en yüksek büyümeyi gösteren 3. ülke oldu.
Aslında milli gelirdeki bu artış oranı beklenenden hayli yüksek!
Peki neden?
Vergi indirimleri, kredi musluklarının açılması ve istihdam seferberliği gibi…
Ekonomik destek tedbirlerinin devreye girişi ağırlıklı olarak şubat ve sonrasına denk gelmekte.
Keza 16 Nisan referandumu öncesinde de talebi bir miktar erteleten atmosfer de yok değildi!
Dolayısıyla ilk 3 aydaki yansımanın yüzde 4 civarı bir büyümeye izin vermesi beklenmekteydi.
Ancak, öncü verilerin çizdiği manzaranın da ötesine geçen bir ekonomik performans yansımış durumda TÜİK’in veri setlerine.
Yani sanayi üretimi, kapasite kullanımı, ihracat, AVM ciroları yanında…
Beyaz eşya, otomotiv ve konut satışlarına ait veriler bu çapta bir büyümeyi öngörmüyordu!
Peki bu kadar hızlı nasıl büyüdük?
Öncelikle milli gelire dönük yeni hesaplama yönetiminin hizmet ve inşaat sektörlerini bir miktar öne çıkardığını hatırlatalım.
Her iki sektörün ve özellikle de toplam iç talebin güçlü gelmesi…
Büyüme dinamikleri açısından motor görevi görmüş vaziyette.
Özellikle de hizmet sektörünün yüzde 5,2 ile ortalamanın da üzerinde artışa imza atması
Ve neticede milli gelir artışında 2,8 puanın yurtiçi talepten kaynaklanması…
Teşvik paketlerinin benimsenme hızını gösteriyor!
Nitekim 2016-2017 ilk çeyrek karşılaştırmasında tüketim harcamaları yüzde 5,1 artmış görünüyor.
Yani vatandaş kriz riski falan dinlememiş, kısmamış ve harcamış!
Kamu etkisi
Devlet baba da durmamış bu arada.
Kamunun nihai tüketim harcamaları yüzde 9,4‘luk artışla…
Adeta büyüme dinamosu gibi çalıştığını gösteriyor devletin.
Snuçta durgunluk dönemlerinin kaçınılmaz sigortası olan Keynesyen uygulamalar…
Kendini bir kez daha ispatlamış görünüyor.
Elbette tekrar tırmanışa geçen ihracatın yüzde 5’lik büyümedeki 2,2 puanlık katkısını da unutmuyoruz!
Yani ekonomi iki kanadıyla da içte ve dışta uçma gayreti gösteriyor.
Sanayideki yüzde 5,3’lük artışın temelinde de ihracatın önemli bir payı var.
Yatırımlar güçlenirse…
Üretim yanıyla büyümeye baktığımızda da…
Sanayinin 1,1 puanlık katkıyla ikinci sırada yer aldığını görüyoruz.
İlk sırada hizmet sektörü 1,2 puanla gelirken…
Canlanan finans ve sigorta faaliyetlerinin 0,6 puanlık katkısı da dikkat çekmekte!
Büyümenin yarısından fazlası da bu üç ana sektörden gelmiş görünüyor.
Ancak, yatırım tarafında henüz güçlü bir çıkış işareti olmaması düşündürücü.
Peki ya bundan sonrası?
İkinci çeyreğin öncü verileri daha da güçlü sinyaller veriyor.
Özellikle yatırım teşviklerinin sahada kendini göstermeye başlamasıyla…
Baz etkisinin de öne çıkacağı 2. yarıyılda büyümenin beklentilerin üzerine çıkması kuvvetle muhtemel!
İhracattaki ivmenin korunması yanında giderek güçlenen ithalatı da dikkate aldığımızda.
2017 adına yüzde 5’i dahi zorlayan bir büyüme ihtimali mevcut demektir.