Piyasalar karışık.
Tüm yatırım araçlarında yüksek oynaklık var.
Ama tüm gözler dolara kilitlenmiş durumda!
Adeta ekonominin tek göstergesi muamelesi görüyor dolar.
Kritik bir gösterge olsa da…
Doların ekonomiyi tümüyle yansıtmadığının altını çizmekte fayda var!
Ancak, aşırı oynak ve yüksek kur seviyelerinin…
Kaçınılmaz olarak yapacağı tahribatlar söz konusu.
Dolayısıyla istikrarlı ve makul seviyelere gelmesi önem taşımakta!
Elbette doların lira karşısındaki seyri sadece Türkiye’nin durumuna bağlı değil.
En başta Amerika’daki gidişat büyük önem arz ediyor.
Bugün yemin ederek görevine resmen başlayacak olan yeni Başkan Donald Trump…
Bu anlamda en büyük soru işareti olarak durmakta!
Trump’ın küresel etkileri olması kuvvetle muhtemel siyasi ve ekonomik adımları…
Doların tüm dünya paraları karşısında daha fazla değer kazanmasına yol açabilir.
Nitekim Amerikan Merkez Bankası Başkanı Janet Yellen‘in…
Son konuşmasında verdiği sinyaller de…
ABD faizlerinin yukarı yönlü hareketine ivme katacak cinstendi!
Yani doların çıkış potansiyeli gündemdeki yerini koruyor.
İçteyse merakla beklenen Fitch’in not kararı ve siyasi gelişmeler…
Kurların seyrinde öne çıkmış vaziyette.
Bütün bu gelişmeleri en az zararla atlatmamızı sağlayacak kurumsa Merkez Bankası!
Peki Merkez ne yapıyor?
2017 ile birlikte yeniden alevlenen kurlara çeşitli yollarla müdahaleler başladı.
Yani Murat Çetinkaya ve ekibinin eli armut toplamıyor!
Öyle olsaydı doları çoktan 4 liranın üzerinde görürdük.
Ancak, müdahalelere rağmen…
Dolar kuru 3,80 TL’nin altına kalıcı biçimde inebilmiş değil.
Müdahaleler neden yetersiz kalıyor?
Öncelikle şu ana kadar yapılan dolaylı müdahalelerin etki gücü sınırlı!
MB’nin neler yaptığına bakalım.
Dövizde zorunlu karşılıkları indirdi.
Yani piyasaya dolaylı yolla döviz verdi
Repo ihalesi açmayarak lirayı destekledi.
Yani dolaylı yolla paranın maliyetini artırıp TL’nin güçlenmesine çalıştı!
Ve takasa el attı Merkez.
MB’nin oluşturduğu döviz swap piyasasında…
Önce 500 milyon dolarlık swap ihalesi açıldı.
Ardındansa 300 milyonluk bir ihale gerçekleşti.
İlk aşamada yüzde 8 olan TL faizi yüzde 8,5’e yükseltildi.
Kısacası çok çeşitli enstrumanlarla döviz piyasasında istikrar için adım atılıyor.
Ancak, piyasaya sunulan döviz miktarının yetersizliği…
Ve lira maliyetinin göreceli olarak hala ucuz olması yanında…
Çeşitli risklerin hala karşımızda duruyor olması doların sakinleşmesini önlüyor!
Dolayısıyla tüm riskler kendiliğinden geçmediği sürece…
Merkez Bankası’nın üzerindeki müdahale baskısı sürecektir.
MB başka ne yapabilir?
Masada ağır silah niteliğinde iki seçenek var.
Yüksek miktarlı doğrudan döviz satışı MB’nin gündemine girmekte zorlanıyor.
Geçmiş tecrübeler ve rezerv sorunları bu yoldan uzak durulmasının nedenleri.
Faiz artış beklentisi ise siyasete takılıyor!
Ancak, siyasi cepheden gelen son sinyaller…
Sınırlı da olsa bir artışın 24 Ocak’taki Para Politikası Kurulu toplantısında gündeme gelebileceğini gösteriyor.
Artış oranlarına dair beklentilerse çeşitli.
Ağırlık beklentiyse faiz koridorunun alt ve üst limitleriyle birlikte…
Politika faizinde 50 baz puanlık artış yönünde!
Koridorun üst limitte 100 baz puana çıkan bir beklenti de mevcut.
Bu senaryoda doların 3,63 TL’ye doğru inmesi ihtimali öne çıkıyor!
Beklentiler arasında yer alan faizlerin sabit kalması ise…
Fitch’in de not kırması halinde…
Dolarda yeni rekorlarla tanışmamıza yol açabilir.