Yangına müdahale başladı.
Hem geç hem de güçsüz bir müdahale zinciri söz konusu olunca da…
Tatminkar bir sonucun alınmasını beklemek pek akıl karı değil!
Öyle de oldu zaten.
Son bir haftadır doğrudan ya da dolaylı müdahalelerle Merkez dolara savaş açtı…
Dünkü hamlelerle birlikte TL’yi koruma adına sıkı bir bilek göreşini izler olduk!
MB dolarla tutuştuğu bilek güreşinde…
TL’yi azaltıp dolaylı yolla parasal sıkılaştıma yani beri nevi örtülü faiz artışıyla başladığı harekatını… Elindeki diğer silahlarla da genişletti.
Ne mi yaptı? Günlük döviz satış ihalelerinde miktarı artırdı.
Başka?
‘Depodaki’ dolarların ortaya çıkması için dövizdeki faiz oranlarını düşürdü!
Piyasaya daha ucuz ve bol döviz girişi imkanını az da olsa veren bu hamlenin ömrü kısa oldu.
Haliyle başka hamlerle Erdem Başçı ve ekibi dolara müdahalesini sürdürdü.
Örneğin bankalara döviz ihtiyaçları için toplam 2,8 milyar dolar likidite sağlama yoluna gitti.
Bu da yetmez diyen Merkez, ROK silahını da çekti!
Bankaların döviz için rezerv opsiyon katsayılarının bir bölümünü düşürdü. Ve piyasaya yaklaşık 1,5 milyar dolar çıkmasının yolunu açtı.
Kısacası dolaylı müdahalelerle bir yandan TL’yi kıstı… Diğer yandan da yaklaşık 5 milyar doları sahaya sürüp kura müdahale etti.
Peki sonuç?
Dolarda 2,65 TL seviyesine ramak kalması… Yani yeni bir rekor!
Peki neden?
Merkez Bankası’nın erozyona uğramış olan itibarı ve bağımsızlık güvencesini yerine koymanın…
Birkaç görüşme ve toplantıyla sağlamanın zor olduğunu gelişmeler gösteriyor.
Ve de asıl önemli olan….
Mevcut manzaranın dünyadaki gidişat açısından da Türkiye’nin lehine olmaması!
Amerikan ekonomisi düzeldikçe…
Dolar dünya paralarını silindir gibi ezip geçiyor.
Anlı şanlı Euro bile Avrupa’daki bitmek bilmeyen durgunluk yüzünden ezildikçe eziliyor dolar karşısında!
Parite 1,07 gibi kritik bir tarihi dip seviyeyi de gördü.
Yani neredeyse bir dolar bir Euro‘ya eşit olacak!
Ve bu havada Türkiye’nin ekonomik riskini ‘pazarlayan’ CDS kağıtlarının alarm verip 11 ayın zirvesine çıkması… Tam anlamıyla yaraya tuz basmış vaziyette.
Kısacası, MB’nin dolarla bilek güreşi kısa vadede galibiyetle sonuçlanacak gibi görünmüyor!
Havada kalıcı seferberlik şart
Bursa Anadolu’ya yeniden kanat açtı.
Trabzon ve Erzurum kanatlarımız tamam…
Uçuşlar Anadolujet’in kanatları sayesinde başladı.
Umarız ki bu kez gerçeketen hayırlı olur!
Çünkü kentin havacılık tarihi mehter yürüyüşüne çok benziyor.
Geri dönüp baktığımızda ‘iki ileri bir geri’ vaziyetleri sıkça görebiliriz.
Bu nedenle tarihin tekerrür etmemesi adına… Öncelikle devletin Bursa’nın hava taşımacılığı ihtiyacını kesintisiz desteklemesi sağlanmalı.
Bu anlamda kentin tüm dinamiklerine görev düşüyor!
Sıkı bir lobi faaliyetiyle… Hem uçuşlardaki süreklilik garanti altına alınmalı...
Hem de yeni rotaların tarifeli sefer haline gelmesi sağlanmalı.
Bu da yetmez… Bursa’nın bir yağı da Balkanlarda olmalı.
Sonra da dünyanın geri kalanı.
Yani orta vadede uluslararası bir havalimanı kimliğini lojistiği de içine katarak Yenişehir’e kazandırmalıyız!
Tabii ki sadece STK’lar ve siyasi lobi yetmez.
Tam da seçim sathına girmişken… Bursalıların da taleplerini daha rahat kabul ettirecekleri bir dönemde olduğumuz unutulmamalı!
Sözün özü; Bursa’yı havacılıkta İstanbul’a mahkümiyetten kurtarma zamanı geldi de geçiyor.
Dibimizdeki Yenişehir’e tüm Bursa sahip çıkmalı.