Feridun Eyüpoğlu
Feridun Eyüpoğlu
E-Posta: [email protected] YAZARIN TÜM YAZILARI

Market tartışması boşuna değil

2019’un ilk enflasyon rakamları şaşırtmadı.

TÜİK’in açıkladığı tüketici fiyatları ocakta yüzde 1,06 artışla beklentiler dahilinde geldi.

Neticede yıllık enflasyon Aralık 2018’e göre 0,1 puanlık hafif yükselişle yüzde 20,35 seviyesine çıktı.

Böylece son aylarda eksi aylık enflasyonların aldırdığı nefes de geçici olarak devre dışı kaldı.

Peki neden?

Neredeyse hemen her gün tartışılan market fiyatları, enflasyon canavarını uyandıran temel faktör konumunda!

Sebze ve meyvedeki fiyat artışları TÜFE’yi yukarı iten lokomotif niteliğinde.

Ve üstelik hem aylık hem de yıllık bazda.

Gıda fiyatları geçen ay yüzde 6,4 oranında bir artışa sahne oldu.

Ve genel enflasyonu yani teknik ifadeyle manşet enflasyonu 1,5 puan yukarı çekti gıda grubundaki fiyat artışları.

Gıdayı zıplatan etkense olumsuz hava koşullarının etkisiyle ortalamada yüzde 30 zamlanan yaş meyve – sebze grubuydu.

Kısacası “tek başına ocak ayındaki yükselişin kaynağı gıda oldu” diyebiliriz!

Gıdadaki yıllık artışı ise yüzde 31’i buldu.

Böylece vatandaşı en çok ilgilendiren gruptaki fiyat artış oranı genel enflasyonun 10,6 puan üstünde bir seviyeye ulaştı.

Yani kamuoyuna açıklanan manşet enflasyondan yüzde 50 sapan bir gıda enflasyonu söz konusu.

Market fiyatlarının niye tartışmaya açıldığını ve bu tartışmanın da kolayca sonlanmayacağını bu rakamlar net biçimde ortaya koyuyor!

Üstelik sorunun çözümü sadece marketlere de bağlı değil.

Gıda grubu enflasyon sepetindeki ağırlığı nedeniyle de çok önemli bir etken.

Dolayısıyla ocak rakamlarında diğer ürün ve hizmet gruplarındaki gerilemenin gıda yüzünden pek de işe yaramadığını görüyoruz.

Örneğin mevsim etkinin görülmeye başlandığı giyim grubundaki yüzde 8’lik ucuzlama aylık bazda manşet enflasyonu 0,6 puan aşağı çekti!

Elektrik, su ve doğalgaz tarifelerinde yapılan indirimlerin etkisiyle konut grubu fiyatları da yüzde 3,1 inişle 0,5 puan düşürücü katkı yaptı.

Ama vatandaşın bütçesinde yer alan bu çok önemli iki grubun da genel enflasyonu baskılamaya gücü yetmedi.

Çünkü gıda zamları ciddi bir barikat oluşturmakta.

Üstelik Antalya’da yaşanan olumsuz hava koşulları gıdayı şubatta da risk unsuru olarak gündemde tutmaya devam edecek.

Baz etkisinin de gıdaya eklemlenmesiyle yıllık enflasyonda nisana kadar düşük dozda da olsa çıkış trendi ufukta görünmekte.

Ama çok da karamsar olmaya gerek yok!

Niye mi?

 

Bu yıl yüzde 11 mümkün

 

Dövizdeki istikrarlı seyir ve iyice düşen iç talep, 0,5 puan gerileyen çekirdek enflasyonun da gösterdiği üzere enflasyonun düşüşe geçmek için hazır beklendiğini söylüyor.

Dayanıklı tüketim mallarında fiyat artış hızı yüzde 19,3’e inmiş durumda.

Vergi teşviklerinin katkısı olsa da bu süreçte genel eğilim aşağı yönlü!

Kısacası gıdanın sürprizlere açık etkilerini bir kenara bıraktığımızda enflasyonda kaçınılmaz bir düşüş çıkıyor karşımıza.

Özellikle yaz ayları bu anlamda mevsimsel bir fırsat sunmakta.

Baz etkisinin de pozitif yönde yansıyacağı üçüncü çeyrekte yıllık enflasyon yüzde 11 – 12 aralığına kadar inebilir!

Ancak buralarda kalması mümkün değil.

Sonbaharla beraber başlayacak olan yükseliş 2019 sonunda yüzde 16’ya kadar ulaşabilir.

Vatandaşı bunaltan fiyat artışlarının hız keseceği yaz ayları Merkez Bankası’na da güçlü bir fırsat sunacak bu arada.

Çünkü enflasyona odaklı bir faiz politikası izleyen MB için 2019’un ilk faiz indirimini yapma olanağı haziranla birlikte doğmuş olacak.

ilk yorumu sen yap

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

BUGÜN EN ÇOK OKUNANLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz..
X