Zeytin önemli bir değer.

Binlerce yıl yaşayabilen zeytin ağacı hem sağlık hem de ekonomik kazanç sunmakta.

Haliyle korumak ve yaşatmak şart.

Türkiye de Zeytin Koruma Kanunu ile zeytinine sahip çıkmak üzere yasal güvence vermekte.

Yasalara ne kadar uyulduğu ise ayrı bir konu elbette!

Özellikle de kıyı şeritleri ve inşaat sektörünü birarada düşündüğümüzde.

Ancak zeytini koruyalım derken sınırıların bilimsel kriterlere göre çizilmediğini…

Dolayısıyla başka sektörlerin önüne set çekildiğine dair eleştiri sesleri yükselmeye başladı!

Yasa nedeniyle yaşanan sıkıntıları gündeme taşımak üzere basın toplantısı düzenleyen

Maden – Mermer Üretici ve Sanayici İş Adamları Derneği (MADSİAD) Başkanı Erol Efendioğlu üyelerden yoğun şekilde şikayet aldıklarını açıkladı.

Şikayetlerin ortak noktası ise yatırım izin başvurularının Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü’nce geri çevrilmesi.

Peki izinler neden verilmiyor?

Efendioğlu’nın altını çizdiği temel argüman zeytin yasasındaki 3 bin metrelik yanaşma sınırı  olarak karşımıza çıkıyor!

“Endüstriyel hammadde çıkaran işletmeler ve bunları işleyen sanayi tesislerinin tamamına yakını Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde zeytine 3 kilometre yanaşma kapsamı içinde kalmaktadır.

Oysa rakibimiz olan İtalya, İspanya ve Yunanistan‘daki zeytincilikle ilgili mevcut yasalar, gerekli tedbirlerin alınması kaydıyla madenciliğe hiçbir kısıtlama getirmemiştir.”.

Mevcut yasayı gerçekçilikten uzak olmakla eleştiren Erol Efendioğlu, Avrupa standartlarında bilimsel bir altyapıya sahip olmayan düzenlemenin ekonomiye zarar vereceğini savundu!

“Mevcut zeytin yasası bu şekilde uygulanmaya devam ederse önümüzdeki 2-3 yıl içinde endüstriyel hammadde üreten firmalarımız ve bu hammaddeleri işleyen sanayi tesislerimiz çok zor durumda kalır.

Ülke istihdamı ve ekonomisi çok büyük zarar görür”.

 

Bilimsel kriter beklentisi

 

MADSİAD Başkanı Efendioğlu’na göre yasada değişiklik yapılmazsa telafisi çok zor kayıplar yaşanabilir!

“Şimdiden gerekli tedbirlerin alınmasında çok büyük fayda vardır.

Bizim ‘zeytin ağacı keselim’ gibi bir talebimiz yoktur.

Bizim itirazımız zeytinin Hindistan’daki inek gibi kutsal duruma getirilip ‘3 bin metre mesafeye kadar yanaşamazsın’ maddesinedir.

Yakında zeytinliklere girerken ‘galoş giymek zorundasınız’ derlerse artık şaşırmayacağız. İş o duruma gelmiştir”.

Sınırlamanın Avrupa örneğinde olduğu gibi mesafe sınırı yerine işletmelerin atık ve zararlı emisyonları dikkate alınarak yapılması gerektiğini belirten Efendioğlu, mevcut durumdan zeytincinin de memnun olmadığı belirtti.

 

Bursa risk altında mı?

 

Mevcut süreçte özellikle Bursa’nın maden ve sanayi tesisleri açısından giderek artan bir riskle yüzleşeceğini savunan Erol Efendioğlu, sanayicinin dış kaynaklı lobilerin hedefi haline geldiğini düşünüyor!

“Bu zeytin yasası geçtiğimiz 10 yılda değiştirilmek için 7 sefer Meclise geldi.

O kadar güçlü bir lobi direnci yapıldı ki 7 sefer de yasa geri çekildi. Umuyorum ki bu kanun bir AB dayatması değildir”.

Ve neticede MADSİAD yönetimi devletin zirvesinin bu kritik konuya el atıp çare bulmasını istiyor!

“Sayın Cumhurbaşkanımıza sesleniyorum. Zeytin yasası Hindistan’ın kutsal ineği gibi getirilip yolumuza oturtuldu. Lütfen bize yardımcı olun.

Biz istihdam sağlamak, üretmek ve yola devam etmek istiyoruz.”.